TÜRKİYE CUMHURİYETİ 100 YAŞINDA

6 min read

29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti ismiyle yeni bir devlete, yeni bir yaşama, yeni bir çağa ilk adım attığımız o günden tam 100 yıl geçmiş olacak bir kaç gün sonra. Ortamala bir insanın ömründen fazla gibi görünse de devletler için çok da uzun bir süre değil aslında. Yaşayan insanlar çok daha iyi bilecektir ama nice badireler, ekonomik ve askeri sıkıntılar içerisinde geçen bir yüzyılı geride bıraktı Atatürk’ün Cumhuriyeti.

Osmanlı İmparatorlu’ğunun ve o dönemin diğer tüm imparatorluklarının bir bir yıkıldığı, insanların çoğunlukla demokratik ve çoğulcu yönetimleri tercih ettiği yeni bir çağa adım atmak o kadar da kolay olmamıştı. Üstünlerin hakimiyetinden toplumların hakimiyetine geçiş elbette ki zaman alacak, kadınların seçme ve seçilme hakkı gibi, herkese eşit eğitim hakkı gibi, inancını seçme hakkı gibi, kendi dilini kullanma hakkı gibi çok önemli kazanımlar Türkiye Cumhuriyeti ile bir bir insanlara verilecekti. Atatürk’ün kurtuluş savaşından sonra belirttiği gibi asıl savaş bundan sonra başlayacaktı.

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Kulluktan Vatandaşlığa

İmparatorluk zamanında bir çok milletten insan büyük bir coğrafya içerisinde birlikte yaşıyorlarken, özellikle midir bilinmez ama her milletin farklı farklı ihtisasları olmuş. Mesela ticaret genellikle Rum ve Ermeniler gibi yabancılara bırakılmış, devlet idaresinde genellikle farklı milletlerden devşirmeler yetiştiriliyorken askeri kadro Türklere devredilmiş. Eğitim dediğimiz şey zaten geç gelmiş ve şehirlerde yaşayan azınlıklar bundan fayadalanmış iken ülkenin kendini idame ettirecek kadar devlet adamı, eğitmeni bile yokmuş. Bu şartlar altında peşpeşe devrimler ile topyekün bir eğitim seferberliği, tarımda üretimde, ticarette yeni fabrikalar yapılırken parlementer demokrasimiz de kendine yer bulmaya başlamıştır. Bu süreçte ve daha sonrasında yaşananları belleklerimizde tutmak ve geleceğimizi buna göre şekillendirmek hepimizin görevi olmalıdır. 29 Ekim 1923 sonrasında yaşanan belli başlı önemli olayları hatırlatmak gerekirse;

1924: Yeni Anayasası ile Türkiye, din ve devlet işlerini ayrıştıran laik bir devlet olarak tanımlandı.

1930: Soyadı Kanunu – Türk vatandaşlarına soyadı alma zorunluluğunu getiren kanun kabul edildi.

1934: Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı – Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.

1939: Hatay sorunu çözülmüş Türkiye topraklarına dahil olmuştur.

1939-1945 2. Dünya Savaşı – Bu savaşın dışında kalmak büyük bir devlet başarısı olmakla beraber bu dönem ekonomik sıkıntılarla geçmiş.

1945: Birleşmiş Milletlere üye olduk.

1946: Tek parti dönemi sona erdi ve Türkiye çok partili siyasi hayata geçiş yaptı.

1950: Seçimler sonucunda Demokrat Parti iktidara geldi ve çok partili dönem resmen başladı.

1952: 2. Dünya savaşı sonrasında iki kutuplu hale gelen Dünya düzeninde Nato üyeliğine dahil olduk. Bunu yapmanın bedeli Kore savaşına asker göndermek oldu.

1955: 6-7 Eylülde özellikle İstanbuldaki azınlıklara yönelik vandalizmin yaşandığı ve pek çoğunun ülkeyi terk etti tartışmalı bir dönem yaşandı.

1960: Ülke yönetimine ilk askeri darbenin yapıldığı yıl oldu ve bundan sonra ortalama on yılda askeri darbeleri yaşandı. Buna ek olarak 28 Şubat 1997 de bir askeri muhtıra yayınlanırken 2016 yılında da tarikatçı dini terör ile tanıştık.

1961: 1961 Anayasası – Türkiye’nin ilk anayasa değişikliği gerçekleşti ve 1961 Anayasası kabul edildi.

1974: Kıbrıs Barış Harekatı – Aslında 1960 başlarından beri süregelen sorun bir türlü çözülemeyince adaya mühdahale etmek zorunda kaldık.

1980: 12 Eylül Askeri Darbesi – Türkiye tarihinde önemli bir dönemeç olan 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleşen askeri darbe sonucunda sivil yönetim devrildi.

1991: SSCB dağıldı ve iki kutuplu Dünya’nın bir kutbu dağılmış oldu. Özellikle Bulgaristan ve balkanlardan göç yaşandı. Yine bu yıl Yugoslavya’nın da dağılmasıyla uzun ve acı dolu bir iç savaş yaşadı ve 6 yeni devlet kuruldu.

1994: Körfez Savaşı patlak verdi ve Rusya’nın biraz devre dışı kalması ile belki de Amerika’nın Orta Doğu planları için düğmeye basıldı.

1999: 17 Ağustos Depremi – Marmara Depremi olarak da bilinen bu deprem büyük yıkıma neden oldu ve Türkiye’nin deprem yönetimi politikalarını değiştirmesine yol açtı. Yeni yapılaşma kanunları yayımlandı ve inşaat devri başladı.

2011: Irak’ın Körfez savaşı sonrasında fiilen üçe bölünmesinden sonra Suriye’de de iç savaş başlatıldı. Hem Irak hem de Suriye ‘de dini terör örgütleri hortladı tam bir karmaşa yaşandı ve halen de devam ediyor. Bu bölge bir çok ülkenin elini soktuğu bir güç savaşına döndü. Özellikle bu tarihten sonra mülteci merkezi olduk ve olmaya da devam ediyoruz.

2020; Covid-19 ile ilk kez Dünya çapında bir salgın yaşandı.

2023: Şubat ayında yaşanan Kahramanmaraş depremleri ile çok ciddi insan ve ekonomik kayıpları yaşandı. Ekim ayına gelindiğinde ise Türkiye Cumhuriyetin 100. yılı konuşulacak iken Filistin ile İsrail arasındaki en büyük çatışmalar Hamas tarafından başlatıldı. Dünya gündemi tehlikeli bir savaşı yaşıyor.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ATATÜRK

Kuruluş Ayarları

Bütün bu süreç içerisinde ülkemizi etkileyen ve benim yazmadığım başka olaylar da olmuştur elbet. Ama şu tespiti yapmak gerekir ki bu yüz yılın yaklaşık ilk 30 yılını tek parti, sonraki 50 yılını merkez sağ ve son 20 yılını da muhafazakar sağ yönetimler idare ettiler. Her yaşanan dönemin kendi zorluklarını bulundukları zamana göre değerlendirmek gerekse de son dönem yaşananlar ile Cumhuriyetin temel esaslarını zedeleyen, toplumsal ayrışmayı adeta teşvik eden, ekonomik olarak ise sadece zenginler ile fakirlerin yaşadığı bir ülke haline geldik. Bu dönemlerin de elbet bir gün herkes için ideal olan çözüme kavuşacağı günler gelecektir. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş ilkelerine ve ülke ideallerine Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aslında ne yapmak istediğini yeniden sorguladığında kavuşacaktır.

GOOGLE

+ There are no comments

Add yours