VATANDAŞLIK

3 min read

Ülkelerin vatandaşlarına değer verip vermediğini anlamanın bir kaç yolu vardır. Kimisi çok değil bir tanesinin bile başına bir şey gelse herhangi bir ülkede kıyameti koparır, yaptırım uygular ve gerekirse operasyona bile hazırdır. Vatandaşlık değerinin bir diğer göstergesi pasaporttur. Öyle ki kimisinde tüm kapılar açılır, saygı ve ilgi görürsünüz, kimisinde ise donunuza kadar soyup pişman ederler neden geldin diye. Bizim ülkemizde ise vatandaşlığın değeri düne kadar 250 bin dolar idi.

Visa visa

Bizler özellikle Avrupa’ya olmak üzere Dünya’nın her ülkesine iş gücü göndermeye alışkın bir milletiz. Milyon dolarların bile olsa k.çınızı yırtsanız bırakın vatandaş olmayı gezmek için bile vize vermeyen ülkeler var. Her şeyinizi araştırıyorlar sadece turist olabilmek için. Kimisi daha uçak yere inmeden bir çeşit ilaçlama bile yapar. Bütün bunları kıllık olsun diye mi yapıyorlar? Yoksa tarihten gelen bilginin yanında siyasal ve ekonomik güçlerini öyle canı isteyen herkese vermemek için mi bir düşünün.

İNSANIN İNSANA YAPTIĞI

Her Avrupa ülkesinde farklıdır belki ama önce barınacak bir oda, odanın altyapısı da dahil olarak aç kalmamak üzere bir de haftalık yemek parası verirler. Yani kimin kimsen, işin gücün olmasa bile yarın ne olacağını düşünmezsin. Asıl önemli olan ise siyasi, toplumsal veya dini bir baskının olmadığı özgürlükte bir yerdesinizdir. İddia ediyorum ki adli bir vakaya karışmadığınız sürece herhangi bir polis size hayatınız boyunca bir şey sormaz.

İnsanca

Bu ortamın cazibesi dilden dile o kadar yayılmıştır ki baskı ve zulüm içerisinde yaşayan sözde Müslüman ülkelerin insanları, savaş olsun veya olmasın sırf insanca yaşayabilmek için kimliklerini bile değiştirmeye hazır olarak o ülkelere ulaşmaya çalışıyorlar. İşte o yüzden bazı ülkelerin vatandaşı olmak için cebinde yeşil dolarların olması hiç bir şey ifade etmez.

Hele ki sözde İslam’ı temsil ettiğini iddia eden, elinde silahlar ve kılıçlar ile düzen kurmaya çalışan tarikat kılıklı terör örgütleri ve bazı diktatör yöneticiler sayesinde ikinci sınıf haline getirilen Müslüman toplumlarının işi daha da zor. Batının gelişmişliği yanında politik olarak kutuplaşması ve emperyalist siyaseti ise Dünya üzerindeki ayrımcılığı da giderek derinleştiriyor. Zenginler daha zengin fakirler daha fakir oluyor.

İnsanlık tarihi önce kendisini gözden geçirip, insanın insana yaptığı kıyımları, adaletsizlikleri, sınıf, din, cins ve renk gibi ayrımcılıkları ortadan kaldırmadıkça ülke sınırlarının aslında zihinsel bir bariyer olduğunu anlayamayacak ve yeni bir zamana asla geçemeyeceğiz.

MÜLTECİ

+ There are no comments

Add yours