GIDA KRİZİ
Gıda, canlıların hayatta kalması, büyümesi, enerji üretmesi ve vücut fonksiyonlarını yerine getirmesi için tükettiği maddelerdir. Gıdalar, bitkisel ve hayvansal kaynaklı olabilir ve karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler ve mineraller gibi çeşitli besin maddelerini içerir. Bu maddeler, vücudun enerji ihtiyacını karşılamak, dokuların onarımı ve yenilenmesi, bağışıklık sistemi fonksiyonlarının desteklenmesi gibi hayati süreçler için gereklidir. Bu yüzden gıda krizi yaşamak hayati sonuçlar doğurur. Gıdalar aynı zamanda kültürel, sosyal ve ekonomik boyutlara da sahiptir.
Su ise bir gıda olarak kabul edilir ama daha öncelikli ve olmazsa olmaz parçamızdır. Su, vücudun temel işlevlerini yerine getirebilmesi için gereklidir. Hücrelerin ve dokuların düzgün çalışmasını sağlar, sindirim ve emilim süreçlerine yardımcı olur, besin maddelerinin taşınmasını ve atık maddelerin vücuttan atılmasını sağlar. İnsan vücudunun büyük bir kısmı sudan oluşur ve susuz kalmak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle su, beslenme ve sağlık açısından vazgeçilmez bir öğedir.
Raporlar Ne Diyor
Son raporlara göre yakın gelecekte hem gıda hem de su krizleri yaşanma olasılığı oldukça yüksek. 2024 Küresel Gıda Krizleri Raporu’na göre, Dünya genelinde 282 milyon insan 2023 yılında akut açlık yaşadı ve bu sayı önceki yıla göre 24 milyon arttı. Gıda krizinin başlıca nedenleri arasında çatışmalar, ekonomik şoklar ve iklimsel aşırılıklar bulunuyor. Özellikle çatışma bölgelerinde ve ekonomik olarak kırılgan ülkelerde gıda güvenliği ciddi şekilde tehlikede. Gaza, Sudan, Güney Sudan, Somali ve Burkina Faso gibi bölgelerde akut gıda güvensizliği en yüksek seviyelerde seyrediyor. Birleşmiş Milletler Dünya Su Gelişme Raporu 2023, dünya genelinde iki ila üç milyar insanın su sıkıntısı yaşadığını ve bu durumun özellikle şehirlerde önümüzdeki yıllarda daha da kötüleşeceğini belirtiyor. Su krizinin temel nedenleri arasında su kaynaklarının kötü yönetimi, iklim değişikliği ve artan nüfus bulunuyor. Bu faktörlerin birleşimi, küresel çapta su kıtlığını daha da derinleştiriyor ve milyonlarca insanı etkiliyor.
Özellikle Ortadoğu gibi paylaşılamayan doğal kaynaklara sahip bir kaç ailenin egemen olduğu ülkeleri kullanmak ve emperyalist devletlerin oyuncağı hale gelen bir yere yakın iseniz tıpkı Afrika’da olduğu gibi sömürge olur sonra da gıda ve su kıtlığı yaşarsınız. Emperyalist devletler sizin aklınızı kullanmanızı istemez, karın tokluğuna yaşamanızı varsa ülkedeki tüm değerli madenleri kendisine vermenizi karşılığında da güvenlik sağlayacağını söyler. Tıpkı mafyanın bir yere çöküp güvenlik bahanesiyle haraç istemesi gibi. Daha evvel Dünya hakkında bu kadar bilgi sahibi değildik. Şimdi her sene başka bir küresel kriz yaşatıyorlar bize. Şimdilik bölgesel boyutta olan gıda krizi ya bir gün pandemi gibi olursa? Etrafta o kadar çok komplo terosi dolaşıyor ki neye inanacağımızı şaşırdık. Uzun yıllar boyu özellikle Afrika’da açlık ve susuzluk yaşanıyor ve nedense çözüm bulunamıyor. Bu tür bölgesel krizler bir tür program ve deneysel bir geleceğin provası ise ya bizler yıllardır uyutuluyor isek?
