Assos denince aklımıza ilk gelen şey aslında Edremit Körfezi. Ayvalık tarafından başlayan Ege’ye kadar uzanan uzun bir deniz. Ama esasen bugün Behram olarak isimlendirilen yerin tarihteki bilinen adı Assos.
Ege’de güneyden kuzeye doğru gidildikçe büyük oteller yerini yazlıklara ve pansiyonlara bırakırlar. Tıpkı güneyde daha çok yabancılar varsa kuzeyde de daha çok yerli turistlerin olduğu gibi. Ben ilk kez Akçay da tanışmıştım Edremit körfezinin suyu ile. Oldukça soğuk ve uzun süre denizde kalınca bırakın alışmayı daha da üşüdüğüm bir deniz idi. Pansiyona benzeyen küçük bir otelde kalmıştık. Akşamları herkes deniz kenarında çay çekirdek dondurma peşinde idi. Yörenin popüler balığı Papalina’yı sevmiştik çünkü en makul olanıydı.
Sonra körfezin daha batısını keşfettik, tam kum olmayan minik çakıl taşlarından oluşan sahilden birden derinleşen pek mavi olmayan ama berrak bir deniz suyu vardı. Deniz gözlüğü ile ilk gördüğüm büyükçe balıklar oradaydı. İşin en güzel tarafı da neredeyse hiç dalga olmayışıydı. Daha sonraları ne zaman araba ile geçsem sürekli durgun hani çarşaf gibi derler ya öyle bir deniz hakimdi oralarda.
En Tepede
Biraz da kültür tatili yapınca o bölgedeki Assos ile tanışmamak ne mümkün. Neredeyse gözünüzün alabildiğince tüm körfezi görebileceğiniz bir tepeye konuşlanmış, aşağıda durgun ve her rengi ile koca bir deniz, karşısında Midilli Adası ile bakmaya doyulmaz bir manzara. En tepesinde bir kaç tane sütunu kalmış Artemis tapınağı kalıntısı, hemen altında antik tiyatro ve sahilde liman. Özellikle limanın arkasındaki taş yapılar ve bu yapıların arkasındaki dik taş yamaçlar ile kendinizi Norveç’teymiş gibi hissediyordunuz.
Sonra bir duyduk ki yıllardır doğal haliyle duran o dik taş kütlesi meğer tehlike arz ediyormuş. Uzun süre kapalı kaldı liman, tehlikeyi izale etmeyi ortadan kaldırmak olarak algıladığımız için olsa gerek taşları ortadan kaldırmışlar. Yerinde çıplak ve garip bir eğimi olan bir alan yapmışlar. Denizden bakınca saat kısımda kalan diğer taş bloğuna dokunmamışlar. Eski haline göre façası çizilmiş ilgi odağı kaybolmuş gibime geldi benim. Oysa farklı teknikler ile güçlendirme benzeri işler yapılsa, doğal oluşumu korunabilse daha çok ilgi odağı haline gelebilirdi.
Yeni Antik
Efes antik kentini nasıl o hale getirmiş isek burası da konumu ve manzarası ile ikinci bir antik kent olabilecek, teleferik ve benzeri teknolojik yöntemlerle bambaşka bir turizm merkezi potansiyeli olduğu gibi orada duruyor iken biz gidip taşları dümdüz etmişiz. Tıpkı altın yumurtlayan tavuğu kesmek gibi, Assos ‘un geleceği de pek parlak durmuyor.
+ There are no comments
Add yours