Bir Galatasaraylı olarak takımın oynayacağı maç hangi şartlarda olursa olsun, ister favori, ister plase, isterse rakip favori olsun, tüm maçların heyecanı ve beklentisi değişmiyor. Galatasaray’ın maçı diğer hiç bir maça benzemiyor.
İşte bugün oynanacak olan Avrupa Ligi eleme rövanş maçı içinde bulunulan psikoloji ve hazırlık şartları bakımından üç ihtimalli görünmesine rağmen ben bir taraftar olarak her üç sonuca da kendimi hazır tutuyorum. Keşke yeni transferin hepsi yetişebilseydi de yeni Galatasaray’ı daha erken görebilseydik.
Bir çok taraftar belli ki gözünden kaçırıyor ama bu takımın yeni genç yetenekleri uzun süre beraber oynamaya alıştıkları zaman Fatih Terim’in istediği hücum ve orta saha baskılı ön alan savunmasını öğrenecek, coşkulu, koşan, basan, yediğinden fazlasını atan, yenilse bile mücadele eden bir takım haline gelecek. İşte seneye bu zamanlar kadro beklemeyecek ne taraftar ne de Fatih Terim. Belki bir veya iki nokta transfer ile Avrupa elemelerine hazır takım olarak gireceğiz. Kimse de takip takımları neden daha iyi durumda diye sormayacak, Kuzey ülkelerinde ligler erken başlasa bile biz de en az onlar kadar hazır olacağız.
Bu sene transfer politikamız bariz şekilde değişti. Bir iki oyuncu hariç alınan tüm oyunculardan iyi transfer geliri bekliyoruz yani oyuncuların geleceğine yatırım yaptık. Üstelik verilen yıllık maaşlar da yüksek değil. Elimizdeki yüksek maaşlı oyuncular ile anlaşıp ücret ödemeden serbest bırakabilirsek, toplam gider bütçesini de dengelemiş olacağız. Televizyon programlarında, verilen bonservis ve gelen oyuncuların genç olmaları sebebiyle eleştiriler yapılıyor. Açıkçası pek çoğunu samimi bulmuyorum. Objektif olarak yorum yapan pek kalmadığı için hangi takımı tutuyorlar ise günün sonunda onun lehine bağlamaya çalışıyorlar.
Ben Galatasaray taraftarına daha önce de dediğim gibi takımın nasıl oynayacağını görmek için bir miktar beklememiz gerekiyor. Umarız takımın bulunan tüm parçaları birbiri ile uyumlu olur ve geleceğin takımı kurmuş oluruz.
