FİLİSTİN – İSRAİL
Savaş, genellikle devletler, gruplar veya toplumlar arasında çeşitli nedenlerle ortaya çıkan çatışmaların şiddetli bir şekilde sürdüğü bir durumdur. Savaşlar, askeri güç, silahlar ve stratejilerin kullanılmasıyla karakterizedir. Bu çatışmalar, siyasi, ekonomik, toprak, ideolojik veya diğer çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Savaşlar, ciddi insan kayıplarına, malzeme tahribatına, ekonomik sıkıntılara ve toplumların yaşam koşullarının bozulmasına yol açabilir. Ayrıca, savaşlar genellikle uluslararası ilişkileri etkiler ve uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Son yıllarda yaşananlar gösteriyor ki savaşın her iki tarafı da çoluk çocuk sivil kadın demeden cana kıyıyorlar. Özellikle Ortadoğu’da, Afrika’da, Balkanlar’da insanlık için büyük bir trajedi yaşanıyor.
Yaklaşık iki senedir Ukrayna ile Rusya ciddi bir savaş içerisinde ve hâlâ da devam ediyor. Siz iki yıldır devam eden bu savaştan, son iki gündür Gazze ve İsrail de yapılan sivil katliamı kadar görüntü gördünüz mü? Bu yaşananları sadece iki devletin savaşı olarak tarif etmek mümkün değil. Bu yaşananlar umarım ki en basitinden bir din savaşına dönmez.
İsrail
İsrail Devleti’nin kuruluşu oldukça karmaşık bir tarihi sürece dayanmaktadır. İsrail’in modern devleti 1948 yılında kuruldu ve bu süreç, çeşitli tarihçiler ve kaynaklara göre farklı açıklamalara sahiptir. İşte kısaca İsrail Devleti’nin kuruluşu;
1. Siyonizm Hareketi: İsrail Devleti’nin kuruluşunun temelinde Siyonizm hareketi vardır. Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Avrupa’da Yahudi topluluklarının kendi milli devletlerini kurma isteği olarak ortaya çıktı. Bu hareket, Yahudilerin tarih boyunca maruz kaldığı ayrımcılık, zulüm ve soykırım gibi nedenlerle güç kazandı.
2. Balfour Deklarasyonu (1917): I. Dünya Savaşı sırasında Britanya, Filistin topraklarının kontrolünü ele geçirdi. 1917’de İngiliz hükümeti, Yahudi yerleşimini desteklemek amacıyla Balfour Deklarasyonu’nu yayınladı, bu deklarasyon Filistin topraklarında bir Yahudi vatanının kurulmasını destekliyordu.
3. BM Kararı (1947): II. Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler (BM), Filistin topraklarının bölünmesini öneren bir karar aldı. Bu karar, Filistin topraklarının Yahudi ve Arap devletleri arasında paylaşılmasını öngörüyordu.
4. İsrail Devleti’nin Kuruluşu (1948): 14 Mayıs 1948’de Siyonist lider David Ben-Gurion, İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan etti. Bu ilan, Filistin topraklarının bir bölümünü içeren bağımsız bir İsrail Devleti’nin ortaya çıkmasını işaret ediyordu. İsrail’in kuruluşu, ardışık savaşlara ve çatışmalara yol açtı ve bu sorunlar günümüze kadar devam etmektedir.
Filistin
1948 den beri İsrail Devleti’nin kuruluşu ama Filistin Devleti’nin kurulamaması hem İsrail topluluğunun hem de bölgedeki Arap topluluklarının tarih boyunca farklı bakış açılarına sahip olduğu bir sürecin sonucudur. Bu süreçte Araplar ile İsrail bir kaç kez topyekûn savaşmış ise de arkasında ABD ve İngiltere olan İsrail bölgeye silah gücü ile de olsa yerleşmiştir. Ama görünen o ki 1. Dünya Savaşı’nın sonucu yağma edilmeye başlanılan Ortadoğu’da sınırlar birileri tarafından hâlâ çizilmeye devam ediyor. Bu konu hala büyük bir uluslararası ilgi ve çatışma kaynağı olup Dünya’nın orta yerinde geleceği tehdit etmektedir.
Filistin Bölgesi tarih boyunca hem cazibe hem de savaş merkezi olmuş. Bunun en önemli sebebi Kudüs şehri. Üç din için de kutsal sayılan bölgenin nasıl bir tesadüf ise aynı yerde olması meselenin çıkmaza girmesine sebep oluyor. Tarih boyunca buraya sahip olmak için milyonlarca insan can vermiş hâlâ da vermeye devam ediyor. Bu kadar cana mal olan bir yer nasıl bir kutsallığa sahip olabilir ki? Tarihçilere sormak lazım emin misiniz diye? Bu arada Filistin tarih boyunca bir devlet kuramamış iken mevcut kargaşayı fırsat bilip FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) kurucusu Yaser ARAFAT’ın başlattığı sürecin karşılığını 1988 de bağımsızlık ilan ederek almış ancak BM üyeliği henüz gözlemci statüsünde kalmış.
İki gün önce başlayan ve şimdiye kadar olanların en şiddetlisi olan çatışmaların en kısa sürede daimi bir çözüme kavuşarak sona ermesiyle hem bölge hem de Dünya derin bir nefes alır umarım.