ÇATI ARASI
Çatı arasının genel tanımına göz atınca “Bir binanın, genellikle eğik olarak düzenlenen çatı yüzeyleriyle son kat tavan seviyesi arasında kalan bölgesi” olduğunu anlıyoruz. Çatı kavramı genel olarak en tepede olan ve altındaki çerçeveleyerek koruyan örtü olarak niteliyoruz. Yönetmelikler ülke geneline hitap edecek şekilde bir tane yapılmasına rağmen özellikle çatı tasarımda her şehirde farklı farklı tasarımlar ile karşılaşmak mümkün.
Çatı Var Çatı var
Bir kere çatı arası yerine göre bazen en dandik yer bazen de binanın en değerli yeri olabiliyor. Yıllardır çeşit çeşit tarifler ile bir düzene sokulmaya çalışılsa da hiç bir zaman birlik sağlanamamış. Kimi zaman çekme kat dediğimiz yarım katlar oluşmuş, sonra onların önleri aşırı güneş ve izolasyon bahanesiyle kapatılarak tam kata ibra edilmiş. Eskiler bilirler; dam dediğimizde evin en üstündeki düz satıh akla gelirken şimdilerde teras çatı adını vermişler ve üstelik kullanımına göre sınıflandırlmaya çalışılmış.
Bir süre son katın altındaki bağımsız bölümün en fazla %30 u kadar yapılabilen dubleks katlara izin verilmiş. Gerçi bu tip projelendirilen minik piyesli çatları henüz mahallinde gören olmamıştır herhalde. Sonraları Çatı Arası Piyesi demişler ve minimum ölçülere de uymayabilir denilerek tamamen mimar ve müteahhidin inisiyatifine bırakılmış dileyen dilediği gibi tasarlamış.
Hava Almak İçin
Daha sonra bu çatı arası piyesleri önüne belli oranlarda açık teras yapılmasına izin verilmiş, sonra bu oranlar da yalan olmuş, sadece yaklaşma mesafelerini korumak şartıyla isteildiği kadar kısmi teraslar da yapılamaya başlanılmış.
Bütün bunlar olurken başlarda çatılar inşaat alanlarından bile sayılmamış, malzemeleri konusunda uzun yıllar taşıyıcı olarak ahşap kaplayıcı olarak kiremit kullanılmış. Yapı nizamına göre asgari eğim ve şekilleri de tarif edilmeye çalışılmış ama bu sefer de saçak ve parapet üzerine çeşitli düzenekler ile sürekli daha büyük hacimler peşinde koşulmuş.
Bütün bunlar olurken bir kişi de bu alanlar bağımsız olabilir mi diye sormamış. Öyle ya da böyle bu tip dublekslerin büyük kesimi ya hiç kullanılmıyor ya da kaçak olarak ayrı kullanılıyor. Bir kere yalıtım problemini çözebilen bir yapıya ben hiç rastlamadım. Çatı arası piyesleri neredeyse sauna gibiler, büyük bir ihtimalle su yalıtımları da bir kaç yıl sonra koyvereceğinden binanın en tercih edilmeyen katı genel olarak son katlarıdır.
Oysa parapet, başlangıç ve eğimleri konsunda kesin kurallar konulmak suretiyle beton ya da çelikten makul ölçülerde alternatif bağımsız bölüm yapılabilirdi. Gerçek uygulamanın yasallaşması sağlanır yapıya değer katılabilirdi.
Aynı Çatı Altında
Her türlü yapı nizamında her türlü çatı yapıldığına şahit oldum. Ayrık nizamda iki tarafa eğimli, dört taraftan tonoz ya da iki yönlü tonoz, son iki kata birden eğim verilen çatılar gibi sonradan kapatılan terasları ve türlü türlü pencereleri ile Çatı Arasına bir sürü hayat sığdırmışız.
Özellkle sahillerde ve manzarası olan yerlerde hemen hemen tüm otellerin çatı araları bir şekilde kullanılmaktadır. Proje aşamalarında kullanılmayacak şekilde tasaralanan çatı terasları birden en güzel manzaralı restoran veya odalar haline gelmektedirler. Bana göre otel, ofis hastane gibi konut dışı kullanımlarda çatılar hangi şekilde yapılırsa yapılsın doğrudan emsal hesabına dahil olması gerektiği kanatindeyim. Çünkü çatılar istenirse en değerli ve en özel yerler olabiliyor.