ANADOLU EFES 🏀
Günümüzde çok uluslu şirketlerin bilinirlik ve güvenirlik kriterlerinde, sosyal medya ve internet hesaplarının paylaşımları ile sponsor oldukları faaliyetler çok önemli rol oynuyorlar. Ülkemizin önde gelen şirketlerinden bazıları seçtikleri spor branşları ile hem sporcu yetiştiren hemde marka değerini artıran yatırımlar yapmaktadırlar. Anadolu Efes basketbolda uzun zamandır bunu sürdürmekte olup, Avrupa’nın önde gelen markalarından birisi olmuştur.
Avrupa Kapısı
Anadolu Efes bizim için Avrupa’ya açılan kapı demekti, benim hatırladığım ilk Avrupa kupalarından birisini ülkemize getirmişti. O zamanlar şimdiki gibi Euroleague organizasyonu da yoktu. Futbol lokomotifi İstanbul takımlarının basketbol şubeleri ya yoktu ya da çok iddialı değildiler. O yüzden yaşı büyük olan bir çok basketbol sever genellikle ikinci takım olarak Anadolu Efes’i desteklerdi. Ülke olarak uzun yıllar basketbolu kendi aramızda oynadık. Yabancı oyuncu sınırlaması en fazla iki yada üç kişi olarak belirlenmiş olduğundan, uluslararası arenada rekabet edecek kadrolar yapılamıyordu. Ama yine de gelen yabancı oyuncular çoğunlukla Amerikalı olup smaç ya da blok yapma kabiliyetleri ile bizim çok çok üstümüzde idiler.
https://ahmetfazilgunes.com/2021/03/17/euroleague/Euroleague
Amerikalı olmayan nadir yabancılardan birisi, bizim için kupanın yarısı demek olan Petar Naumoski idi. Makedon asıllı olup sonradan Türk vatandaşlığına da geçen Naumoski basketbolun yükselmeye başladığı dönemlerde lokomotifi çeken önemli isimlerden birisi olmuştur.
White Men Cant Jump
Zamanın getirdiği antrenman teknikleri yanında yabancı oyuncuların sayılarının ve kalitelerinin artması ile daha önceki dönemlerde smaç, blok ve sıçrama yeteneklerinin sınırlı olduğu Türk sporcular rekabet ederken kendilerini de geliştirmek durumunda kaldılar. Bu sayede ülke olarak her sene Amerikan profesyonel basketbol ligi NBA seçmelerine oyuncu göndermeye başladık. Öyle ki 2010 yılında ülkemizde yapılan Dünya Basketbol Şampiyonasında final maçı Türkiye ile ABD arasında olacaktı.
Bütün spor branşlarında olduğu gibi hayatın her alanında da uluslararası standartlara ulaşmanın, rekabetçi olmanın yolu diğer ülkeler ile birlikte yenilikçi olmak ve sınırları Dünya’ya açmaktan geçiyor. Bunun örneğini bize yaşatan ve yaşatmaya devam eden Anadolu Efes gibi daha çok markamız olmasını diliyorum.