HOLOGRAM
Tam Türkçe karşılığını bilmiyorum ama hologram yakın bir gelecekte Kızılca günden olacak bir olgu. Kısaca üç boyutlu sanal gerçeklik olarak tarif edilebilir. Daha çok filmlerde önümüze çıkan hologram gerçek hayatta da yerini almaya başladı.
İhtiyaç mı?
İlk kullanım mıdır bilmiyorum ama covid19 salgınının yoğun olduğu dönemde ben ilk kez Avustralya Açık tenis turnuvasında denk geldim hologram kullanımına. O dönemde malum mesafe kuralları yüzünden şöyle bir düzenek düşünmüştü o zamanki turnuva organizatörleri; maçtan sonraki televizyon röportajını oyuncu stüdyodan farklı bir yerde iken birebir hologramını stüdyoda oluşturup gerçekleştiriyorlardı.
İkinci kez gördüğüm hologram uygulaması ise Amerika’da idi. Bu sefer daha farklı bir şey yapmışlardı; herhangi bir seçilen kişinin bir kaç saniye içinde oluşturulan hologram görüntüsünü bir şekilde bir videodaki kişinin vücudunda göre entegre edip o videodaki kişinin yaptıklarını yapıyormuş gibi görünüyordu. Benim gördüğüm örnekte bir NBA maçındaki oyuncunun yerine geçiyor ve rakip potaya smaç yapan bir basketbolcu oluveriyordu hologram olarak.
Hayal
Yıllar önce izlediğimiz Star Wars filmlerinin olmazsa olmaz kurgusu üç boyutlu hologram görseli ile gelen mesaj sahnesi bir bilim kurgu iken günümüzde neredeyse yaşıyoruz. Mobil teknolojinin bir sonraki adımı muhtemelen hologram olacak. Video kaydı ve yüz tanıma teknolojisi ile oluşturduğumuz hologramımızın başka bir şehirdeki ailemizin bulunduğu eve bir kaç tuşla gitmiş ve canlı görüşme yapıyor olacağı günler çok yakındır. Zaman zaman çeşitli medya platformlarında rastladığımız bir diğer hologram teknolojisi de reklamcılık alanında. Bir binanın cephesinde üç boyutlu sanal gerçeklik ile yapılan reklamlar da belli ki yaygınlaşacak. Covid19 salgını ile hayatımıza giren webinar kavramı hologram ile birlikte düşünülünce üç boyutlu sanal toplantıların da mümkün olabileceğini gösteriyor.
Bunun son noktası da yapay zeka ile desteklenen robot kopya insanların da bir şeklide aramıza katılacağını öngörmek çok uzak bir hayal değil artık. Dikkat ederseniz otuz kırk yıl önce bir senaristin ettiği hayalin neredeyse gerçekleştiği bir insanlık çağının içerisindeyiz, belki de tek yapmanız gereken hayal etmek olabilir mi?