US OPEN
Tenise olan ilgim başladığından beri hemen hemen tüm Grand Slam turnuvalarını fırsatım oldukça izledim. Us Open, tıpkı Avustralya Açık gibi sert zeminde oynanan irili ufaklı bir çok tenis kortu bulunan devasa bir tenis kompleksi. Dünya’da yapılan dört büyük turnuvanın, bana göre üçüncüsü Amerika Açık’tır.
Tam teknoloji
Her ne kadar Wimbledon gibi tenisin bir numaralı turnuvası çim zeminde oynanıyor olsa da bana göre sert zemin, tenis için en uygun ve adil bir yarış için en ideal ortam. Bir kere topun yerden sekmesi her yerde aynı, sahanın rengi ve çizgileri de topun kolay fark edilmesi için tasarlanmış, üstelik bilgisayarlı teknolojik takip sistemi ile çizgi hakemlerinin yerini alan bir özelliği de olunca, bundan daha güzel bir tenis sahası olmaz herhalde.
Ödül Patlaması
Avustralya Açık ile Amerika Açık arasındaki en önemli teknolojik fark olsa olsa çizgi hakemlerinin Amerika’da olmaması. Ayrıca New York gibi simge bir şehrin seçilmiş olması Amerika’nın turnuvaya verdiği önemin göstergesidir. Bir diğer önemli unsur da bu turnuvanın oyunculara dağıttığı para ödülü miktarı. Dünyanın en büyük finans kuruluşu J. P. Morgan ana sponsor olunca bu kadar ödüle şaşırmamalı. Bu sene tüm zamanları en yüksek para ödülü verildi ki bu rakam tamı tamına 57.5 milyon dolar. Kadınlar finalini kazanan 2.5 milyon dolar alırken kaybeden bile 1.25 milyon dolar ödül kazandı. Böyle kaybedince bile kazanıyorsun.
Fanatizm
Us Open diğer turnuvalara göre özellikle Hollywood yıldızları, NBA ve NFL sporcularının da izleyici olmaları ile birer yıldızlar geçidi gibi. Bu durumun turnuva popülaritesine katkıda bulunduğu çok açık. Bu sebeple az da olsa seyirci üzerinde davranış farklılığı getiriyor mu bilmem ama Us Open seyircisinin diğer turnuvaların aksine pek sportmen davranışlar sergilemediğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
2021 yılının dün oynanan finalinde Sırp Novak Djokoviç ile Rus Daniil Medvedev karşı karşıya geldi. En fazla Grand Slam kazanan olmak isteyen ile ilk kez Grand Slam kazanmak isteyenin karşılaştığı maçta, genç Medvedev 3-0 gibi net bir skorla kazandı. Bu arada seyircinin yaptığı taraf olmanın çok ötesinde, kazanmasını istemedikleri oyuncunun servis atmasına gürültü vs. yaparak uzun süre engel olup, maç puanında üst üste 2 kere çift hata yaparak puan almasına engel oldular. Bu, Amerika gibi bir ülkede bile fanatizm ve bencilliğin ne boyutta olduğunu göstermesi açısından belirleyici oldu.
Tenis tıpkı Bilardo misali sessiz bir ortam ve konsantrasyonun aynı anda olması gereken bir spor. Dünya’nın her yerinde buna riayet edilip saygılı ve etik davranan bir seyirci grubu önünde oynanıyorsa, Amerika’da da aynen böyle olmalıdır.
