SEKÜLARİZM
Sekülarizm, devletin din ve devlet işlerini birbirinden ayırması ilkesini ifade eder. Bu, bireylerin dini inançlarını özgürce yaşamalarını ve devletin tarafsız kalmasını sağlar. Din ve devlet işlerinin ayrılması, çeşitli dinlere ve inançlara sahip olan toplumların barış içinde bir arada yaşamasını kolaylaştırabilir. Sekülarizm ve laiklik genellikle birbirleriyle ilişkilendirilir, ancak farklı kavramlardır. Birisi dinin kamusal alandan tamamen dışlanması veya dini inançların göz ardı edilmesi anlamına gelirken, diğeri daha çok devletin dinden tarafsız olması ve bireylerin din özgürlüğünü güvence altına alması anlamına gelir. Yani laiklik, devletin dini konularda tarafsız olmasını sağlayan bir ilke olarak tanımlanırken, sekülarizm daha geniş bir dinsel olmayan (secular) düşünce ve yaşam tarzını ifade eder.
POPULARIZM
Dünya genelinde birçok ülke, seküler devlet ilkesine sahiptir. Özellikle Batı’da, Avrupa Birliği ülkeleri ve Kuzey Amerika’daki birçok ülke seküler devlet ilkesini benimsemiştir. Bununla birlikte, diğer ülkelerde de bu ilkeye sahip olanlar bulunmaktadır. Örneğin, Hindistan ve Japonya gibi ülkeler de seküler devlet ilkesini benimsemiştir. Bizim ülkemiz seküler mi yoksa laik mi? Hangisi daha tercih edilebilir? Belki de mevcut yapı her ikisi de değil. Tıpkı kendi başkanlık sistemimizi yaptığımız gibi, diyanet işleri başkanlığı gibi bir devlet kurumuna sahip ama laik olduğunu iddia eden bir ülke.
Sekülarizmin sözlükteki karşılığı “Dünyacılık” yani Dünya’da olan Dünya’da kalır. Bir devletin bunu benimsemesi çok doğal çünkü biz bulunduğumuz gezegende var olduk ve çok büyük bir bölümümüz de bu gezegende yok olacağız. Devletler Dünyadaki hayatta neler yapabildiklerinden sorımlu olmalılar. İnanç sistemlerinin en bariz ortak yanı insanları Dünya sonrasına hazırlamak. Bunu yaparken de bir ödül vaadi icermeleri. Ancak bu Dünya’da yaşama hakkı verilmiş bir insanın bundan vazgeçmesi hiç akıl karı değil. Üstelik hiç bir devlet türü Dünya’da her ne yaparsanız yapın öldükten sonra ne olacağınızı size söyleyemez. Aksine inanıyor iseniz neye inandığınızı sorgulamalısınız.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi bu Dünya’nın en büyük sorunu ayrışmayı normal bir şey sanmamız. Farklı insanların bir arada yaşaması artık sadece bazı ülkelerin değil tüm ülkelerin sorunu haline geldi. Sadece izole olarak bundan kaçmaya çalışmak ayrışmanın zaten kendisi. İnsan yaşamı da ahlakı da keskin şekilde değişiyor, global farklılıklar global sorunları getiriyor nereye gidiyoruz belli değil.