BİLİRKİŞİ

Bilirkişi denince aklınıza ne geliyor? Bilirkişi; Türk hukuk sistemine göre, bir davanın çözümünde uzman bir kişinin görüşünü beyan etmek için atanmış bir uzmandır. Genellikle teknik veya uzmanlık gerektiren konularda mahkemelere danışmanlık yaparlar. Bu yüzden bilirkişi olmak için uzmanlık ve tecrübeye sahip olmayı gerektirir.

Türkiye’deki uygulamalara göre, bilirkişi olabilmeniz için aşağıdaki kriterler genellikle geçerlidir:

1. Uzmanlık alanı: Bilirkişi olarak atanmak istediğiniz dava konusunda bilgi ve uzmanlığa sahip olmanız önemlidir. Örneğin, bir mühendis bilirkişi olmak için teknik konularda uzmanlık sahibi olmalıdır.

2. Akademik ve mesleki geçmiş: Genellikle bilirkişiler, ilgili alanda akademik dereceye sahip ve mesleki tecrübeye sahip kişiler arasından seçilir.

3. Sicil kaydı: Mahkemelere bilirkişi olarak atanmadan önce, sicil kaydınızın temiz olması ve güvenilir bir kişi olarak kabul edilmeniz önemlidir.

4. Eğitim ve sertifikasyon: Bazı ülkelerde, bilirkişi olarak atanabilmek için belirli eğitimleri tamamlamanız ve sertifikasyon almanız gerekebilir.

5. Tarafsızlık: Bilirkişiler, görevlerini tarafsız bir şekilde yerine getirmelidirler. Çıkar çatışmalarından uzak durmalı ve adil bir değerlendirme yapmalıdırlar.



Öncelikle bir kişinin bu konulara vakıf ve sahip olduğunu adalet sistemine hiç bir şüphe içermeyecek şekilde ilmen ve bilmen ispat etmek ve belgelemek zorunluluğu olmalıdır. Ülkemizde bunun tam olarak sağlıklı bir şekilde yapıldığını düşünmüyorum. Bilirkişilik üzerine eğitim ve sertifikasyon zorunlu mu değil mi belirsizlik hakim. Diploma var mı var, bir kamu ya da üniversitede misin evet, o zaman sen zaten bilirkişisin! bu kadar basit.

MÜLK

Bilir Bilmez

Yukarıdaki maddelerin hepsi kendi içerisinde önemli ama gelin görün ki uygulamada bu işi yapan kişileri ve kararlarını gördükçe aslında hepsinin havada kaldığı, kamu hizmetinden çok ek gelir hizmetine dönmüş bir düzenin var olduğunu görüyoruz. Gerçekten şunu konuşmak gerekiyor ki bu iş Hakim tarafından görevlendirilen ve kanun ve yönetmeliklerin üzerine çıkabilecek hiç bir şahsi yorum içermeyen tarafsızlık ve doğruluk üzerine olması gereken kişilerin bu kadar kolay bu işi yapmamaları gerektiğidir.

UCUZ

Davaların farklı türleri ve ona göre belirlenmiş mahkemeleri var ama zannedersem son zamanlarda Ticaret ve Sulh Hukuk Mahkemelerindeki işlemlerde büyük bir artış gözlemlendi. Ekonominin ve ticaretin dibe vurması alacak verecek davalarında ve sözleşmelerin bozulmak istendiği kiracı ev sahibi ilişkilerinde dava sayısı zirve yaptı. Kamu kurumları ile özel kişiler arasındaki idari davalar ise mümkün mertebe belli sayılarda kalması beklenen işlerden.

Sistemin bilirkişi ihtiyacını makul bir seviyede tutmanın birincil önceliği İhtisas Mahkemelerinin kurulması. Hakimlerin eğitim gördükleri ve uzmanlaştıkları dalları tıpkı doktorlar gibi seçebilme ortamı sağlanmalı ki karar vericinin sadece bilirkişinin vereceği sonuca bağlı kalmasın. Adalet mülkün temeli olacaksa herkese eşit ve adil davranılarak sürdürülen bir adalet mekanizması ile mümkün olacaktır.

ADALET BAKANLIĞI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir