ANTALYA
Özellikle bazı ülkelerden gelen turistlerin tercih ettiği turizm merkezi ama aynı zamanda tarım ve narenciye üreticileri için de önemli bir yer Antalya. İlk kez üniversiteden yeni mezun olduğum yıllarda bir nisan ayında gitmiştim oraya. Üstelik neredeyse günübirlik bir seyahat idi. Kayseri’nin tek basketbol takımı olan Meysu’nun süper lige yükselmek için oynayacağı play off maçının deplasmanına gitmiştik yanlış hatırlamıyorsam üç otobüs genç taraftar.
Konyaaltı Antalya
Çok fazla gezme fırsatı olmamıştı ama en çok merak ettiğimiz yer Konyaaltı plajı idi. Havalar yeni yeni ısındığı bahar aylarında olmamıza rağmen deniz bile hala soğuktu. O kadar uzun yoldan gelip de denize girmeden dönülür mü? Gençtik delikanlı olarak soğuk sulara kısa da olsa atmıştık kendimizi. Bu kadar çakıl taşlı bir plaj ilk defa görmüş olabilirim. Resimlerden görüldüğü kadarıyla up uzun bir kumsaldı ama orada olunca hiç de kumsal değil çakıl sahil olması bende biraz hayal kırıklığı yaratmadı diyemem.
ilginizi çekebilir; MARMARİS
Daha sonraları evlendikten sonra Alanya, Side, sonra Kemer ve en son Kaş ilçelerine de tatil gezilerimiz oldu. Tüm civarının ve ilçelerinin ayrı ayrı güzellikleriyle Antalya, çoğumuz için tatil denince ilk akla gelen yer olmuştur. Ama şunu da not etmek lazım Temmuz ve Ağustos aylarında Antalya merkezde olmak sağlık açısından riskler içerir demedi demeyin.
Özellikle Alanya ve çevresine Almanların özel bir ilgisi olmuştur, bunun nedeni elbette iklimi ve güzellikleridir ama Alanya’nın adı da ne hikmetse Almanya adına çok benzer. Demir perdenin yıkılmasından sonra da Rusların gözdesi olmayı başaran bir bölgedir Antalya. Kısa bir süre iş seyahatim de olmuştu oralara ve hayatımda ilk kez bir hafta boyunca kesintisiz ve rüzgarsız yağmur yağdığına tanık olmuştum. Neredeyse tropikal bir deneyim gibi gelmişti bana.
Suluada Adrasan
Son olarak gittiğimiz yer ise Adrasan koyundan kalkan teknelerle yaptığımız Suluada gezisi şimdiye kadar yaptığımız en güzel tekne gezisidir. Tüm sahillerimizde günlük tekne turları vardır ve hepsi de kendine özel güzellikler içerir. Kiminde tarihi alanlar, kimide akvaryum, kiminde kumsal veya mağara gösterirler ama şimdiye kadar gördüğüm en acayip mavilikte ve şeffaflıkta bir denizi görmek isterseniz benim favorim Suluada’dır. Normal bir denizde gözlük ile derinliklere baktığınızda biraz bulut varmış gibi olur çok ilerisini göremezsiniz. Fakat Suluada’da durum böyle değildir, ultra 4k olarak diyebileceğim şeffaflıkta ve en ufak bir bulanıklık olmadan gözünüzün görebildiği yere kadar net görebilmek kusursuz bir deneyimdi. Umarım salgın dönemi sona erdiğinde herkesin özlediği yerlere gitme fırsatı olur. Antalya ve çevresi günümüzde korunması gereken turizm varlıklarımızdan biri olmalıdır.
Not: Antalya müzesi ve civarındaki ören yerleri başka bir yazımda olacak.