PENALTI
İngilizce ceza anlamına gelen “penalty” kelimesinin Türkçeleşmiş hali penaltı denince futbol ile az buçuk ilgilenen her insan ne olduğunu bilir. Hatta futbolun dışındakilerden bile bilenler çıkabilir.
Ceza Vuruşu
Normal olarak kendi ceza sahanız içinde yapılan ve doğrudan faul atışını gerektiren ihlallerin karşılığıdır penaltı. Bu kural, rakip oyuncuyu ne yapıp edip kendi ceza sahamıza sokmamanın en akıllı savunma olduğu sonucunu doğuruyor. Çünkü penaltı denince akla gol gelir, penaltı %90 gol demektir. Oyun esnasında penaltı pozisyonu kadar net açık ve bariz bir vuruş şansı yakalamanız neredeyse imkansızdır. O yüzden baskı kurup son vuruş becerisi olarak gününde olmayan bir takım için bulunmaz bir nimettir penaltı.
Penaltı konusunda yorum yapan futbolseverlerin çoğuna sorsanız penaltı kurtarılmaz, penaltı kaçırılır derler. Çünkü genellikle penaltı kurtarmak atmaktan daha zordur. Futbol tarihi çok iyi penaltı atan ünlü oyuncuları bilir ama çok iyi penaltı kurtaran kaleciler pek bilinmez. Hatta ilk kez kullandığı için ismi verilen bir “Panenka penaltısı” adında penaltı çeşidi bile var.
Öncelikle kendi ülkemizden örnek vermek gerekirse en güzel ve gol oranı yüksek penaltı atan oyunculardan ilk aklıma gelenler; Ümit Davala, Hami Mandıralı, Metin Tekin, Rıdvan Dilmen, Selçuk Yula, Selçuk İnan ve Tanju Çolak sayılabilir. Yurt dışından ise Cristiano Ronaldo, Zinedine Zidane, Andrea Pirlo, Harry Kane ve Frank Lampard sayılabilir.
Ceza Elemesi
Penaltı, turnuva ve eliminasyon olmayan maçlarda pek sık rastlanmayan ama nasıl atılması gerektiği bilinmesi ve atacak kişinin de belirlenmiş olması gereken bir vuruştur. Ama ne zaman ki seri penaltı atışı olan bir turnuva veya eleme maçı olma durumunda penaltı hep bir kriz haline gelir. Tarih boyunca takımlarının en önemli ve iyi oyuncuları stres dolu bu seri penaltı atışlarında hata yapmışlar ve gol yapamamışlardır. Bunların en ünlüsü İtalyan Roberto Baggio olmakla birlikte Brezilyalı Arthur Zico, İngiliz David Beckham, Alman Chris Waddle gibi isimler de tarihteki yerini almışlardır.
Bizim için yakın tarihin en ünlü ve unutulmaz seri penaltı zaferi 2000 yılında Galatasaray’ın UEFA kupasını Arsenal karşısında aldığı maçtır. O maç atamadıklarımız ve kurtardıklarımızla her yönüyle heyecan fırtınası olup, Ergün Pembe, Hakan Şükür, Ümit Davala ve Gheorghe Popescu’nun süper soğukkanlılıkla attıkları penaltı golleri Türk Futbol tarihinin zirvesidir.
Penaltı noktası kalenin 11 metre önünde ve tam ortasında olup, topun atılacağı kalenin ölçüsü ise 2.44 metre yüksekliğinde 7.32 metre genişliğindedir. Seri penaltı atmanın güçlüğü ve stresi bir çok ünlü takımın favori olduğu maçta elenmelerine sebep olmaktadır. Tıpkı bu akşam Brezilya’nın Hırvatistan’a peanlatılar sonucu elendiği gibi. Futbol için bu bir adalet midir bilinmez ama beraberlik durumunun bozulmadığı durumlarda penaltı dışında bir çözüm bulunması belki de düşünülmelidir artık.
