HOLLANDA – TÜRKİYE
Dünya kupası Avrupa elemeleri G grubunda geldiğimiz son puan durumuna göre Hollanda, Norveç ve hatta sürpriz bir galibiyet alabilirse Karadağ bile potada. Oysa evimizde oynadığımız iki nispeten kolay rakibe 4 puan vermeseydik, bu akşam oynayacağımız Hollanda maçında alınacak hiç bir sonuç bizi üzmezdi. Son oynanan Cebelitarık maçı skor olarak rahat gibi görünse de 55. dakikaya kadar gol atamamak, nasıl bir futbol oynadığımızın göstergesiydi adeta.
Bu sabah işe giderken radyo programına bağlanan bir vatandaş ciddi ciddi şunu söyledi; “Biraz garip gelebilir ama basın toplantısında gazetecilerin sorduğu soruya verdiği cevapları ben anlayamıyorum, devrik cümleler vs ile futbolcular da anlayamıyor olmasın” dedi. Gerçekten de basın toplantısına tesadüfen rastladığımda da ben bunu bile isteye yaptığını düşünüyorum. Tıpkı bir zamanların Süleyman Demirel’i gibi bir sürü şey söyleyip de hiç bir şey açıklamamak gibi.
Bu akşamki maçın sonucu hakkında kahin olmaya gerek yok. Bahis şirketlerinin verdiği iddia oranlarına bakmak yeterli. Ben baktığım sıralarda Hollanda galibiyeti 1.21 Türkiye galibiyeti ise 6.60 idi. iddia oranları bir çok istatistikler üzerinden yapay zeka kullanılarak hesaplandığından, bizim kazanma oranımız neredeyse büyük sürprize işaret ediyor. Gerçi son oynanan maçlara bakınca yapay zeka değil, geri zekalı bile olsan Türkiye’nin puan çıkarmasını beklemezsin.
Bir çok futbol yorumcusunun dediği gibi milli takımda eksik olan şey taktik ve oyun seçimi. Sahanın kenarında oynayan oyundan memnun olmayıp uflayıp puflamak ile yapılmaz bu iş. Oyunu soyunma odasında kurarsın ve oyuncular onu uygulamaya çalışırlar. İkinci yarı yaptığın oyuncu değişiklikleri takıma bir sürü şey anlatır zaten, defans mı? orta saha mı? yoksa hucum oyuncusu mu değiştiriyorsun?. Bütün bunlar teknik direktörün takıma ne kadar hakim olduğuna ve rakibi ne kadar bildiğine bağlıdır. Ha bir de ne yapmak istediğini oyuncunun kafasına sokmak da senin görevindir, tabii anlatabiliyorsan Şenol Güneş.
