MUĞLA
Türkiye’nin turizm cenneti dediğimizde benim ilk aklıma gelen şehir Muğla olur. Aslında tanınma olarak ilçelerinin gerisinde kalmış, mütevazı ve küçük bir şehir olarak Muğla tek başına bir ovanın içerisinde sade bir Anadolu kasabası gibidir.
Turizm
Muğla denince yeşil ve mavi renklerin hakim olduğu, girintili çıkıntılı yüzlerce koya sahip doğa ve deniz harikası ilçeleri akla gelir; Marmaris, Bodrum, Fethiye, Datça, Dalaman, Milas ve Köyceğiz en çok bilinenleridir.
İster küresel ısınma, ister terör, isterse kazara neyin sebep olduğundan bağımsız orman yangınları için normal olarak alınması gereken tedbirlerin on katını yapmamız gerektiğini Muğla’nın gözde ormanlarının gözümüzün önünde yanması karşılığında öğrenmiş olduk. Sadece ülkemiz için değil Dünya’nın tüm ülkelerinde kalan son yeşil alanların aynı ciddiyet ile korunması ve kollanması hepimizin sorunu.
Orman Yangını
Çıkan yangınlar elbette bir süreliğine bazı yeşil alanları siyah yaptı ama doğa mutlaka kendi yolunu bulacak, bir kaç sene içerisinde kendini toparlayıp yeniden yeşil günlerine dönecektir. Marmaris, Bodrum, Milas, Köyceğiz ve diğer yanan yerlerdeki kayıplara üzüleceğiz ama asla vazgeçmeyeceğiz. Devlet millet el ele doğa ile birlikte vereceğimiz kurtuluş savaşını kazanacağız.
Tarih Yazılmış
Muğla sadece deniz turizmi değil aynı zamanda tarihi arkeolojik alanları ile de bir cazibe merkezidir. Muğla’da tarih boyunca Knidos ve Halikarnas ile başlayan Helen kolonizasyonu ile zamanla Daldala, Stratonikea, Nakrasa, Akassos ve Fethiye çevresinde de Telmessos, Xantos, Patara ve Tlos kentleri kurulmuştur. Denizi ve tarihi kalıntıları ile birlikte gün gelecek günümüzden daha da popüler ve daha güzel olacaktır Muğla ve çevresi.
Burada belirtmeden geçemeyeceğim bir şey daha var, orman yangını aşırı kuru ve çok sıcak zamanlarda ufak bir cam parçası ile bile başlayabiliyor. Bizler güzel ülkemizi mültecilere açarak iyilik mi yapıyoruz kötülük mü yapıyoruz onu ileride anlayacağız ama yurdumuzun her köşesinde kendimizin kirlettiği yetmezmiş gibi birde bu insanların tükettiği kuralsız ve düzensiz bir zaman içerisindeyiz.
O yüzden kültürümüzün de ülkemizin de kıymetini bilmeli, her köşesini koruyup kollamalı, tabiatına, yeşiline, tarihine ve insanına sahip çıkmalıyız.