THE ART & HUMAN
İnsan içindeki bazı yeteneklerin farkında olursa ve bunu dışa vurursa muhtemelen kendi sanatını da icra etmiş olur. Sanat dediğimiz şey biraz da böyle bir şey. Kimisinde çizimlerle resim olarak, kimisinde notalar müzik olarak, kimisinde titreşimler ses olarak, kimisinde düşünceler mucit olarak gerçekleşiyor. Kısaca sanat farklı şekillerde ama hepinizde var gibime geliyor.
Sadece Titreşim
İnsanlık tarih boyunca her dönemde bir sanatçı, bir bilim insanı, bir lider, bir kahraman bulmuş onların diğer insanları etkilemesiyle de belli bölgelere ve belki de tüm dünya ile etkileşim kurulmuş. Müziğin hiç bu kadar evrensel olabileceği başlangıçta tahmin edilebilir miydi? Özellikle klasik müziğin bilmem ne kadar yıl önce keşfedilmiş olmasına rağmen hiç eskimemesi. Üstelik zamanımızda klasik müzik bestecileri ya yok ya da yok denecek kadar az iken. Bizler sanatçı dediğimiz zaman aklımıza daha çok icra edenler geliyor. İcra etmek de bir sanat çeşidi tabii ki ama ortada bir şey yokken bir melodi, ses, nota veya tempo bulmak daha önemli bir vasıf olsa gerek.
Sadece Çizgi
Çizimler ile bir şeyleri resmedenler olmasaydı tarih boyunca bir çok bilgiden mahsur kalacaktık. Belki de ilk defa çizimler sonra simgeler ile birlikte ilk yazılar da peşinden keşfedilmiş ve ben o yüzden meramımı hepimizin bir araya gelince ne anlama geldiğini bildiğimiz bir takım şekiller ile anlatabiliyorum. Harflerin ve yazının keşfi ile bilgi dediğimiz realite insandan insana kolayca iletilince bu sefer de edebiyat sanatçıları görev almaya başlamış. Gerek roman gerek hikaye gerek şiir yoluyla bir şekilde öne çıkmışlar. Onların yapabildiklerini diğer insanlar yapamamış. Üretmişler, anlatmışlar, tarif etmişler hayal kurmuşlar.
Bu Dünya’ya gelen her insan bence eşsiz nereden mi biliyorum, parmak izinden. Ve incelenir ise -belki de yapan olmuştur- sadece parmak izi değil hücreleri ya da başka yaradılış unsurları da diğer insanlara benzemeyen tek versiyon ile oluşmuştur. Dışarıdaki evren kadar içimizde de bir başkan evren keşfedilmeyi bekliyor. Sanat dediğimiz de bu keşif yolculuğunun yollarından biri ve ne mutlu ki içlerinde kendini bulanlara.
