MARMARA
Marmara denince akla üç şey gelir; Deniz, Bölge ve Deprem. Kelime anlamı ise mermer anlamına gelen Yunan dilindeki “marmaros”. Aslında Marmara Denizin orta güney kısımlarında mermerleri ile ünlü adaları bunun en önemli işaretleri. Ben bu sefer mermer geçmişinden çok akla gelen ilk üç konu üzerinden gidececğim.
Marmara Denizi
Türkiye’nin kuzeybatısında yer alan önemli bir iç denizdir. Türkiye’nin İstanbul Boğazı ile Karadeniz’i ve Çanakkale Boğazı ile Ege Denizi’ni birbirine bağlayan bir su yolu olan Türk Boğazları’nın merkezinde yer alır. Bu stratejik konum,bölgeyi ticaret ve ulaşım açısından önemli kılar. Yaklaşık 11,350 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahiptir ve Türkiye’nin en büyük iç denizidir. Deniz, İstanbul’un kuzeyindeki Karadeniz ile güneydeki Ege Denizi arasında uzanır.
Marmara Denizi’nde birçok ada bulunur. Bu adalardan en büyükleri Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada’dır. Bu adalar, yaz aylarında İstanbullular için popüler tatil bölgeleridir. Marmara Denizi’nin çevresi, zengin deniz yaşamı, denizel ekosistemler ve denizcilik açısından büyük bir öneme sahiptir. Ancak denizdeki çevresel sorunlar, özellikle kirlilik ve deniz trafiği, bölge için ciddi bir tehdit oluşturur. Marmara Denizi, Türkiye’nin iç bölgeleri ile kıyı bölgeleri arasında önemli bir ulaşım yolu sağlar. İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı, Karadeniz ve Ege Denizi’ni Marmara Denizi aracılığıyla birbirine bağlar, böylece deniz taşımacılığı için kritik bir geçiş yolu oluşturur. Möntro anlaşmasının sağlama aldığı geçiş hakları ile Türkiye’nin coğrafi, ekonomik ve stratejik açıdan önemli bir bölgesel özellik taşıyan bizim denizimizdir.
Marmara Bölgesi
Türkiye’nin önemli bir coğrafi bölgesi Türkiye’nin kuzeybatısında bulunur. İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlar. Bölgesinin iklimi genellikle Akdeniz iklimi etkisi altındadır. Bu nedenle ılıman bir iklimi vardır. Yazlar sıcak ve kuru, kışlar ise ılımandır. İstanbul, Marmara bölgesinin en büyük ve en kalabalık şehridir. Bursa, İzmit, Balıkesir gibi önemli şehirler de bu bölgede yer almaktadır. Karadeniz ile Ege Denizi’ni birbirine bağlar. Hem deniz taşımacılığı hem de balıkçılık açısından büyük bir öneme sahiptir. Bölgesi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun ve Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olarak hizmet vermiştir. Bu nedenle bölgede tarihi ve kültürel zenginlikler bulunur. Türkiye’nin ekonomik açıdan en gelişmiş bölgelerinden biridir. Sanayi, ticaret, turizm ve tarım gibi sektörlerde büyük bir rol oynar. Tarihi ve doğal güzellikleriyle turistler için popüler bir destinasyondur. İstanbul’un tarihi yapıları, Bursa’nın Osmanlı mirası, ve Çanakkale’nin tarihi alanları turistlerin ilgisini çeker. Merkezinden olmamasına rağmen bu bölge Türkiyenin kalbidir adeta.
Marmara Depremi
Marmara Depremi, Bu bölgede gerçekleşen büyük depremlerden biri olarak bilinir. Burası Türkiye’nin deprem riski en yüksek bölgelerinden biridir, her ne kadar uzmanlar arasında görüş ayrılığı olsa da Kuzey Anadolu Fay Hattı bu bölgeden geçer. 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesi’nde gerçekleşen deprem, 7.4 büyüklüğünde bir depremdi. İzmit, Gölcük, ve İstanbul gibi büyük şehirleri etkileyen bu deprem, binlerce insanın ölümüne ve çok sayıda yapının hasar görmesine neden oldu. Deniz tabanındaki fayın kırılması sonucu büyük bir yer değiştirme hareketine yol açtı ve bunun sonucunda Marmara Denizi’nde bir tsunami oluştu. Bu tsunami, sahil bölgelerinde daha fazla zarara yol açtı. Marmara Depremi, Türkiye’nin deprem riskini ve afet yönetimini önemli ölçüde gözden geçirmesine neden oldu. Bu deprem, afet yönetimi ve yapı standartları konusunda reformların hızlanmasına yol açtı.
Deprem sonrasında, Marmara Bölgesi’nde daha güvenli binalar inşa etmek, afet hazırlığı konusunda eğitim vermek ve acil müdahale ekiplerini güçlendirmek amacıyla çeşitli çalışmalar ve projeler başlatıldı. Ancak tüm bu çabalar çıkarılan kanunlar eski yapıların yenilenmesinden daha çok yep yeni ilave yapılaşmalara sebep oldu. 6306 sayılı yasanın tek getirisi bazı harç muafiyetleri olsa da, belediye ve kamu kurumlarına resen bölme, birleştirme gibi hakları vermesinin yanında parsel maliklerinin 2/3 çoğunluğuna mahkum etti. Belki de bu alanlarda yapılan yapılar sadece riskli yapısı bulunan ve bu yapıyı yıkan insanlara satılabilmeli harici kişilere satılması yasaklanmalıydı. Hele ki TC vatandaşı olmayanlara hiç satılmamalıydı.
Marmara Bölgesi hala bir deprem riski taşıyor ve bu bölgede deprem hazırlığı büyük önem taşıyor. Bilim insanları ve yetkililer, gelecekteki olası depremlere karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Bunun zamanı ve büyüklüğü konusunda bir fikir birliğine varamamış olsak da bırakalım depremi bir tarafa normal olarak bile yaşamanın eziyet haline geldiği İstanbul’a sahibiz artık.