KARA DELİK
Bir kara deliktir gidiyor. Hawking’in yıllar önce ortaya attığı kuram aksi ispatlanamadığı için duruyordu ama daha dün biraz flu da olsa resmi çekilerek ispatlanmış oldu. Şimdi flu diyerek beğenmemezlik yapanlara kara deliğin mesafesini tarif eden görsellere bakmalarını öneririm.
Uzay, içinde bulunduğumuz büyüklüğü tarif edilemeyecek kadar geniş ve büyük resmin içinde zerre kadar yerimizin olmadığı ancak bir yok kadar yer kapladığımız varoluş. Bir büyük patlama ile var olmaya başladığı kabul görmüş ama sanki evren içinde evrenlerin hepsini içine alan bir başka evrenin ve bitmek bilmeyen bu döngü içerisinde bir de kara deliklerin mevcudiyeti.
Hepsi Siyah Mı?
Aslında bu kadar bilinmezin içerisinde bizim kara delik dediğimiz şeyin ucunun nereye çıktığını bilmiyoruz ama belli ki bir geçit. Kim bilir belki de bir zaman eşiğidir. Bu durumda her geçit bir son olabileceği gibi bir başlangıç olması da gayet mümkün. Bunun keşfi biz insanlara yetişir mi bilemem ama ben o deliklerin bazılarının beyaz delik olma ihtimalini de yok saymıyorum.
Uzaydaki kara deliklerin tespiti ve ne işe yaradıklarının keşfetmeye adım adım ilerliyoruz ama Dünyadaki kara delikleri ne yapacağız onu hala bilemiyoruz. Bir kere en büyük kara delik insanların beyinlerinden üretmedikleri kesin olan hurafe ve önyargılar. Aslında saymakla bitmez ama biz insanlara özgü ırkçılık, açgözlülük, doyumsuzluk, azgınlık, arsızlık, aymazlık, hırsızlık, acımasızlık gibi bir çok insan kara deliğinin bir an evvel kapatılması insanlık için elzem görünüyor.
Yaşamak Dediğin
Aslında biz insanların ne kadar kara deliği varsa bir o kadar da beyaz deliği var. Hayat bir siyah beyaz dengesi iyi ve kötünün savaşı olarak süregelmiş. Yapmamız gereken beyazların her zaman fazla olmasını sağlamak hatta mümkünse hiç siyah bırakmamak.
İnsanlık tarihi boyunca pek çok şey yaşanmış üstelik bazıları tekrar tekrar yaşanmış ama insanlar bundan hiç ders almamışlar ve almamaya da devam ediyorlar. Tamam gelecek her zaman yeni bir tarih yazıyor ama teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin bizim beyin yapımız ve düsünce sistematiğimiz değişmediği sürece tarih hep aynı şeyleri yazanlarla dolu olacak.