NESİBE TEYZEM
O zamanlar bu kadar çocuk yapmak normal karşılanıyor olmalı ki annemler dört kız iki erkek toplam altı kardeşler. O yüzden benim üç tane annemden büyük teyzem biri büyük biri küçük iki dayım var. Ortalama dört civarı kuzenlerimin sayısını varın siz hesap edin. İşte bu ekibin en büyüğü Nesibe teyzem 23 kasım 2024 günü vefat etti. Bu siteyi açıp yazmaya başladığımdan beri şimdiye kadar ailemin herhangi bir üyesi hakkında yazmamıştım. Aile, özellikle de yakın aile bireyleri için bir şeyler yazmak hele ki bir köşe yazısı kadar sınırlı kelimelerle onları tarif edebilmek asla yeterli olamayacağından hiç kolay değildi.
Nesibe teyzem için ilk olarak şunu söyleyebilirim ki nerdeyse kendimi bildim bileli hep aynı fizikte olup yüzü, kilosu, gülüsemesi, konuşması hiç değişmedi. Hani insan yaşlanınca değişir filan ya sanki bu onun için geçerli bir şey değildi. Hastalandığını filan da hiç duymadım dersem herhalde yanlış olmaz. 95 gibi herkesin hemen kabul edebileceği bir yaşa neredeyse sağlık sorunu olmadan ulaşmış olması, bu yaşa gelince her organ gibi kemiklerin de bir yere kadar taşımayı bırakması sebebiyle onu ilk ve en ciddi rahatsızlığında hayattan alacaktı.
Bu yazıyı okuyan büyüklerimden kimse kızmasın ama bir Kayseri klasiği olarak en güzel yağlamayı Nesibe teyzem yapardı. Ben küçükken ve oralarda yaşıyorken teyzemlerde zaman zaman yağlama yediğimiz günler olurdu ve tadı damağımızda kalırdı. Bir de dikkatimi çeken diğer şey teyzemin evinde mutlaka gilaburu suyu olduğu. Sadece misafirler için mi bulundururdu yoksa kendisi de çok sever miydi bilmiyorum ama belki de uzun yaşamının sırrı gilaburu suyudur. Teyzemden bahsederken eşi Şükrü amcadan da bahsetmeden geçemeyeceğim, mesleği aşçılık olan uzun boylu ve her zaman fit görünen Şükrü amcayı da tıpkı teyzem gibi hep güler yüzü ile hatırlayacağım. Onu ani bir beyin kanaması sebebiyle kaybetmiştik ve şimdi teyzem ile aynı zaman ve mekanda buluşmuş olmalılar.
Hangi inanca sahip olursak olalım Dünyada yaşadıklarımız her şeyi tartışır neyin doğru, neyin yanlış, neyin gelenek, neyin din olduğunu sonsuza dek konuşabiliriz ama cevabını bilemediğimizi ölüm gün gelir kapımızı çalar işte o zaman şahit oluruz ne idik, ne olduk. O yüzden daha önce bir yazımda da dediğim gibi; Bu dünya yalan dünyadır. Tüm Dünya’nın tapusunu senin üzerine yapsak ne yazar. Kısacık ömrümüzde yalan Dünya’nın yalan cennetlerine sahip olmak uğruna kıçımızı yırtmanın bir anlamı yok. Hele ki başkalarını yok sayarak, zayıfı ezerek hak ve hukuku sadece kendimizde görerek, paraya taparak, insanlığımızı onurumuzu ve şerefimizi kaybetmeye değmez usta… çünkü bu YALAN DÜNYA.
Bir süreliğine hoşçakal Nesibe teyze ve Şükrü amca çünkü bir gün bizde sizinle aynı zamanda ve mekanda buluşacağız istesek de istemesek de.
Allah rahmet etsin. Tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.