KAAN
Bundan yaklaşık 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Hava Kurumu’nun açılışında söylediği “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR” sözünü ilk önce buraya bir yazalım. Sonra Kaan ismi verilen ilk savaş uçağımıza nasıl geldik bir bakalım.
Kurumsal olarak Türk havacılık tarihi 1925 yılında Türk Tayyare Cemiyeti’nin kurulması ile başlar. Türk havacılığının büyümesi ve gelişmesi amacıyla kurulan cemiyetin kurucuları arasında Vecihi HÜRKUŞ da vardır. Yine aynı yıl Türk Alman ortaklığı ile TOMTAŞ Tayyare ve Motor Türk A.Ş. kurulur ve bu şirketin ilk fabrikası Kayseri Tayyare Fabrikasıdır. Sermaye ortağı Alman şirketinin ekonomik sıkıntıya girmesi ve Amerika’nın da etkisiyle bir diğer sonra bu fabrikada üretim durmuştur.
Türk Hava Kuvvetlerinin oluşumu ise ikinci Dünya Savaşı yıllarına kadar bir alt birim iken 1947 yılında ordu seviyesine çıkarılıp 1952 yılında NATO’YA girilmesiyle jet uçaklarına geçiş başlamış ve ilk üs Balıkesir’de kurulmuştur.
Türk Hava Kuvvetlerinin modern ve üstün bir jet filosuna sahip olması Amerika ile yapılan F16 anlaşması ile başlar. O zamanki adı ile TAI bir ortaklık olarak kurulur. 25 yıllığına kurulan şirket hisseleri süre bitiminde Türk hissedarlar tarafından satın alınıp TUSAŞ adı altında birleşerek günümüzde Türk Havacılık ve Uzay Sanayii olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ 100 YAŞINDA
5. nesil savaş uçağı olarak üretilen KAAN işte bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkmış üstün kabiliyetleri, akıllı, güçlü ve özellikle de kendi uçağımız olması açısından yeni bir dönemin temel taşını oluşturacaktır. Tanıtımı ile birlikte bize verilen özellikleri şimdilik kağıt üstünde olsa da özellikle Amerika ile bir kaç NATO ülkesinin geliştirdiği F35 savaş uçağı ile baş edebilir mi? Ya da Amerika’nın sadece kendisinin sahip olduğu F22 ve Rus SU model üstün savaş uçakları ile rekabet edebilecek düzeyde mi bunu zaman içerisinde göreceğiz.
Rekabet
Bu projenin esas anlamı uçağın fiziksel özelliklerinden çok psikolojik olarak kendi savaş uçağını yapan ülkeler arasına girmiş olmamızdır. Son yıllarda özellikle insansız hava araçları sınıfında yaptığımız modellerle gerek terör ile mücadelede gerekse Azerbaycan – Ermenistan savaşında olduğu gibi savaşın seyrini değiştirecek etkiye sahip silahlarımızın olması, bize karşı olan planların değişmesinde caydırıcı etkisi olmuştur.
Burada son bir söz olarak şunu belirtmek isterim ki, SİHA üreticisinin özel bir şirket olması ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile nasıl bir anlaşma yapıldığının bilinmemesi yüzünden devlette devamlılık esasına uyulacak mı bilinmiyor iken benzer bir senaryonun KAAN savaş uçağının da başına gelip gelmemesi. Yoksa iş sandığımız kadar yerli ve milli değil mi?