SILHOUETTE
Silüet nedir diye sorsanız muhtemelen şu günlerin en popüler cevabı bazı nesnelerin tarihi mekanların önüne geçmesi olarak tarif edilir. Bunlar genelde yeni yapılan binalar olup ilk silüet tartışmaları Zeytinburnu sahilinde yapılan 3 adet yüksek yapının bitimi ile ortaya çıktı. Oysa kelime anlamı ile silüet gölge veya karaltı anlamına geliyor.
Silhouette Dediğin
Fotoğrafçılık deyimi olarak silüet ise ışık kaynağını, resimini çekeceğiniz nesnenin arkasına alarak sadece siyah bir gölge gibi yansımasının verdiği görüntü olarak tarif edilebilir. Aslında bir çekim tekniğidir ve genellikle canlıların profillerinden veya hareketlerinden elde edilen bir çeşit resim tasarımıdır.
Güneş İstanbul’da tarihi yarımadanın arkasından batarken siz de Anadolu yakasından o tarafa bakarsanız kızıl bir gökyüzü ile tüm tarihi ve yeni İstanbul yapılarının belli belirsiz karaltı halleri güzel bir görüntü verir. Pek çok şehrin sembol yapılarının bilindik cepheleri vardır ve bu o kadar ezberlemiştir ki önüne sağında soluna yeni bir şey gelse hemen farkedilir ve tartışma başlar.
Yaşamak Dediğin
Bu konuda hassas olan ve Dünya’nın en turistik yerlerinde böyle bir şey yaşanmaz ama değişim içerisinde olan ve devinim ihtiyacı içerisindeki gelişmekte olan ülkelerde para her şeyin önüne geçiyor. Hep daha fazlası daha yüksek ve daha pahalısı aranıyor hatta resmi olarak açıklanmasa da bence paraya tapan pek çok da insan var. Mekke’de tarihin en sembolik ve özel yapılarından biri olan Kabe’nin geldiği hale bakınca İstanbul için buna da şükür diyesi geliyor insanın.
Marifet binlerce bina veya kilometrelerce yol yapmak değil marifet kendi karakterini ortaya koymak ve sonsuza kadar ödün vermemekte, ülke değerlerini korumak, insanımızı korumak, bizi biz yapan bağımsızlık karakterimizi ve birliğimizi korumak. Hani koca koca adalet sarayları yapılıyor ama onlar ne kadar büyüyorsa adalet terazisi de o kadar küçülüyor.
Nereden Bakarsan Bak
Silüet dediğimiz aslında bir gölge ve karaltı, 360 derecelik bir görüş açısında sadece bir kere aynı hizaya gelecek ise esas o denk gelebileceği yerleri tespit etmeli, ve korunması gerekli varlığı ne tarafından koruyacağımıza karar vermeliyiz. Yoksa Nasreddin Hoca’nın dediği gibi Dünya’nın merkezi tam da ayağımı bastığı yer diyen çok olur.
Bir zamanlar İstanbul Boğaziçi’ni korumak için her iki yakanın da resimleri çekilmişti. Yapıların silüetleri kayıt altındaydı ve yapılaşma böyle kontrol edilecekti. O resimleri çeken insanların niyeti bozuk oldukça daha çok resimler çekilir de her seferinde değişen manzaramıza bakar bakar dururuz.