CAPPADOCIA
Nevşehir ilinin büyük bir kesimini kapsayan ama özellikle Ürgüp, Avanos ve Uçhisar ilçeleri arasında kalan çok tarihi, çok güzel ve çok özel bölge akla gelir Kapadokya denince. Bu üç ilçenin oluşturduğu üçgenin neredeyse ortasında da Göreme açık hava müzesi bulunur. Aslında Kapadokya Nevşehir, Niğde, Kayseri, Kırşehir ve Aksaray şehirleri arasında kalan kocaman bir bölgedir.
Dağlar Dağlar
Erciyes ve Hasan dağlarının volkanik patlamaların oluşturduğu, yağmur ve rüzgar etkisiyle milyonlarca yıl boyunca günümüzdeki şeklini alan bu bölgenin kelime anlamı ise “Güzel Atlar Ülkesi” demekmiş. Volkanik kökenli, silikat esaslı, gözenekli ve hafif bir yapı elemanı olarak bölgedeki bir çok eski evde kullanılan ponza taşı, benim yaz tatillerinde araba yapmaya çalıştığım bir oyuncak taş idi sadece.
Kapadokya’nın tarihi ve doğal coğrafyasının çok özel olması bir tarafa, bu bölgelerde yaşananların yaptıkları yeraltı şehirleri gizemini hâlâ koruyor. Müze haline getirilenleri görebildiğimiz ama yaklaşık 200 adet olduğu düşünülen bu şehirlerin neden yapıldığı, kimlerden ya da neden saklanmak ihtiyacı duydukları bilinmiyor. Ama bölgenin hafif ve işlemeye uygun taşlarından şu çıkarım da yapılabilir ki; hem doğa hem de insanoğlu kolayına gelen bu jeolojik yapıyı istedikleri gibi oymuş ve şekil vermişler.
Bir Gün Yetmez
Bu bölgeye gitmek isteyenler için Göreme Açık Hava Müzesi, çevrenin bizatihi kendisi, halen kullanılan doğa ile iç içe evler, Uçhisar kalesi, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu ve Ihlara vadisi en popüler yerler. Ama bu bölgeyi bir hafta sonu görmek isteyenler için değeceğini ama tamamını gezmek için yetmeyeceğini belirtmek isterim.
Son yıllarda çokça kullanılmaya başlanılan balon turları için uçmak ve yükseklik korkusu olmamak gerekirse de yeraltı şehirlerinin gezebilmek için de tam tersi kapalı alan ve dar yerlerden korkmamak gerekir. Ama buraya gelirken yanınıza almayı unutmamanız gereken en önemli şey fotoğraf makinesi olup gerisi önemli değildir.