GALATASARAY 2-0 BODRUM
Bu maça başlamadan önce hemen hemen tüm futbol izleyenleri Bodrum takımının çıkaracağı onbir oyuncuyu merak ediyordu. Oysa biz etmiyorduk çünkü bilmem kaç tane as oyuncusunu yedek tutup üçlü savunma yapmaya kalksa ve yedek kalecisini oynatsa muhtemel 8 tane yiyeceğini hepimiz gibi rakip eski yardımcı teknik direktörde biliyordu. O yüzden beşli savunma yapıp duvar olmaya çalışıp bu maçı az hasarla atlatmak en iyi demiştir. Bu gece golcümüz İcardi olsa en az 4 tane golü vardı ama Osimhen hem pozisyona girmeyi hem de kaçırmayı seviyor. Aslında biraz fazla kaçırıyor bile denilebilir. Özellikle kafa toplarında maskenin etkisi midir bilinmez beklenen kötü şutlar geliyor. Nitekim Morata oyuna girdikten sonra ofsayt olan kafa vuruşu net bir santfor vuruşu idi. Maçın en önemli noktası uzun zamandır kendi sahamızda oynamayışımız yüzünden sanki bir milli aradan dönermişçesine bir havada oynanması oldu. İlk yarıda rekor sayıda şut çekilmesine rağmen sadece tek gol atarak devre arasına girilmesi hafif bir tedirginlik yapmadı değil çünkü atamayana atarlar ve topu canı vardır derler. Biz bunu hiç unutmamalı maçın sonuna kadar bir an bile gafil avlanmamalıyız. İlk onbirde Mertens yerine oynayan Sara bu maçta da yeterli gol pozisyonu üretemedi ama Barış’ın akıl yerine burnunun dikine oynaması ve bencilliği yüzünden müsait pozisyonlarda da top atılmadı ona. Nitekim Mertens oyuna girdikten sonra çok açık bir iştahını gördük ve isabetli yan paslar yaptı. Ahmet Kutucu bu gidişle şut ççekmeyi de topla oynamayı da unutacak. Yunus’un oyununu pek çözemiyorum çünkü bir bakmışsın çok yaşlı bir orta saha oyuncusu gibi davranıp sağa sola kısa paslar yapıyor. Ya da bir bakıyorsun o sol ayağı ile garip şutlar çekiyor. Sakatlığına bağlıyorum ama sezon başındaki fırtına değil rüzgarı bile yok. İlk yarıdaki oyun isteği ve yoğun baskısı rakip takımın fazla hucum istememesiyle beraber bol sıfırlı ististiklerle Muslera için hayatının en kolay maçını izlettiler bize.

Her hafta türlü türlü aksiyonlarla dolu kiminin oyuncu tercihi kiminin ise takımın neredeyse esas kadrosunun kart cezalısı olması gibi bizim iklimde normal karşılanıyor ama ortada bir tuhaflık olduğu aşikar. Şike sadece para ile olmuyor. Hakem ataması, VAR ataması, rakip hocanın kafasındakiler bile dürüst oyunun düşmanı bir de TFF taraf ise bundan ötesi daha ne olabilir ki?














