DEZENFORMASYON
İnternetin yaygınlaşması ve yüksek hızlara ulaşmasından bu tarafa bilgiye bu kadar kolay ve hızlı ulaşabildiğimiz için yaşadığımız döneme genel olarak “Bilgi Çağı” diye isim takmıştık. Öyle ya devasa kütüphanelerdeki kitapları dijital versiyonları ile küçük bir bilgisayara koyabilmeyi başarmıştık. Ama ne zaman ki akıllı mobil telefonlar gelişti, büyüdü ve bir nevi cep bilgisayarı oldu işte o zaman başka bir şey olmaya başladı. Dezenformasyon.
Süreç o kadar hızla ve kontrolsüz oldu ki “Bilgi Çağından” “Dezenformasyon Çağına” birden geçiş yaptık, neredeyse internet kavramının yerini sosyal medya aldı. Hatta sosyal medya denilince de topu topu bir kaç tane uygulama akla gelir oldu. Hepimizin bildiği aslında fotoğraf paylaşım uygulaması “instagram”, video paylaşım uygulaması “youtube” ve biraz “tik tok”, sosyal çevre uygulaması “facebook” ve 140 karakter sınırlaması ile başlayan “twitter”.
Elin Uygulaması
Her ne kadar bu uygulamalar özel teşebbüse (üstelik yabancı menşeyli) de ait olsa neredeyse tüm resmi devlet organlarının gerek kurumsal gerekse kişisel olmak üzere hesapları var. Özellikle twitter iliklerimize kadar sızmış durumda. Ama gelin görün ki resmi olarak iletişim, bulut ve benzeri uygulamaların yabancı menşeyli olanlarının kullanılmaması istenmişti. Bizler de bunu windows tabanlı bilgisayarlarımızdan, android veya ios tabanlı cep telefonlarımızdan okumuştuk.
Mobil şebekelerin iletişim hızı da görüntülü konuşma veya canlı video yapabilecek kadar hızlanınca, bilgi akışı ülkenin hemen hemen her köşesine jet hızıyla gitmeye başladı. Aklı ile karar verme yetisi veya sorgulama derdi olmayan insanlar cep telefonlarına gelen hemen hemen her bilgiyi paylaşıp doğru olduğunu sandılar, ama çok sonraları anlaşıldı ki bir de “trol” ismi verilen sahte hesaplar varmış ve sistemin kanseri olmuş. Hatta bu trol meselesi sosyal medyada o kadar şirketleşmiş ve büyümüş ki sahte gündemler ile dezenformasyon yapıp olmayan şeyleri olmuş gibi göstererek gerçeklerden zaten bi haber yaşayan insanları kitlesel olarak çamura saplamışlar, dahası bir çok gerçek hesap bu tip şiddete maruz kalmış ve kapanmak zorunda kalmış.
Hepsi Sahte
Geldiğimiz noktada devasa bir bilgi kirliliği içerisinden gerçek ile yalanı nasıl birbirinden ayırabileceğiz bilemem ama bu dezenformasyon çağı özellikle de bizim gibi kötülük topluluklarının en büyük pazarı. Öyle ki ses ve görüntü dahil bir insanı, söylemediği şeyleri söylemiş gibi bile gösterebilen yazılımların çok rahatlıkla yapılabildiği bir dönemde iken bundan faydalanmamak bizim gibi kötülük toplumlarında ne mümkün. Biz ülke olarak üçkağıdın, hilenin, sahtekarlığın olduğu gibi dezenformasyonun da kitabını yazarız.
Sonra da biz, kendimizi resetlemek ve akıl devrimi yapmak yerine yine elin oğlundan uygulamaların kötü amaçla kullanılmasını önlemek için birşeyler yapmasını bekleriz de bekleriz.