RADYOLOJİ
Wilhelm Conrad Röntgen isimli Alman fizikçi ilk kez 1885 yılında röntgen ışınlarını bulmuş, Nobel Fizik Ödülü sahibi olup, radyolojinin temelleri onun sayesinde atılmış diyebiliriz. Yıllardır aynı teknolojinin kullanıldığını sanıyorum ve ilk röntgenden yaklaşık 85 yıl sonra da kısaca MR adını verdiğimiz o meşhur cihaz geliştirilmiştir.
Mucize Cihaz
Tabi ki bu konunun uzmanlarına göre aralarındaki ilişki ve MR sisteminin nereden nereye geldiğini anlamak pek mümkün değil bizim için. Ama tıp bu cihazların ihtiyaçlara göre geliştirilmesi ve yaygınlaşmasıyla pek çok ölümcül hastalığın teşhisinde devrim gibi gelişmeler yaşatmıştır. Bu kadar nokta atışı, üç boyutlu ve renkli taramalar sayesinde şüphe duyulan her türlü defoyu kolayca bulabilen doktorlarımız bu sistemi o kadar çok kullanmaktan bu cihaza bir nevi bağımlıklık ve sürekli elektromanyetik dalga etkisini dahi ihmal etme noktasına gelmişlerdir.
Bunu şuradan da anlayabiliriz ki ülkemizde bazı şehirlerde adım başı MR merkezleri açılmış ve sayısal olarak tüm Avrupa’dan fazla sayıda olduğu iddia edilmektedir. Bir de işin ücret gerçeği var, ticari anlaşmalı merkezler ve her MR için doktorlara bir kısım ödemeler de yapılıyorsa bu durum sık kullanımı teşvik etmektedir.
Işın
Teknolojinin daha da gelişeceği MR çekiminin çok ötesine gideceği, tıpkı uzay filmlerindeki gibi ışınlı manuel cihazlarla saniyeler içerisinde arızalı vücut bölümünün tespiti mümkün olacağı zamanlara doğru gidiyoruz. Bu gelişmeler bir taraftan iyi olsa da diğer taraftan doktorlukta ihtisas sahibi olmayı da törpüleyecek işinin uzmanı gerçek doktorları da mumla arayacağız gibi görünüyor. Umarım bu konuda yanılıyorumdur.
Tıp sayesinde insan ömrünü uzatacak yeni keşifler bulunuyor olmakta ise de diğer taraftan yaşanabilir bir Dünya sürekliliğini sağlayabilmek için diğer sistemlerde de yeni ve teknolojik icatlara ihtiyacımız artmaktadır. Nasıl ki radyoloji ile tüm vücudun her noktasına kadar bakabiliyorsak bir başka cihaz da Dünya’nın topraklarında, denizlerinde ve atmosferinde olanları noktasına kadar görebilecek teknolojiye erişmelidir.
Önce İnsan
Altına ulaşmak için uygulanan devasa madencilik ve civa kullanımı hem doğayı hem insanı zehirlerken, zehirlenen insanın sorununu bulabilmek için ise radyolojinin kullanılacak olması hem kendi hastamızı yaratıyor hem de tedavisini bulmaya çalıştığımız bir kısır döngüye dönüşüyor.
İnsan ve doğa odaklı çözümlerin önceliği olursa zaten hastalıklar da azalacaktır. Ne kadar az hasta insan o kadar az radyoloji demektir bilmem farkında mıyız?