SAVAŞ
En sonunda soracağım soruyu en başta soruyorum “Savaşın sonunda kim kazanır?” İnsanlık tarihi neredeyse savaşlar tarihidir. Tarih derslerinde savaşların her biri birer dönüm noktası olarak anlatılır ve her imparatorluk için çok önemlidir. Çünkü o zaman hayatta kalmak için ganimetlere verimli topraklara ihtiyaç vardır ve bunun tek yolu sürekli büyümek ve önüne çıkan her engeli aşmak için savaş.
Kuruluşundan zirve dönemine kadar pek çok Osmanlı padişahının ömürleri neredeyse at sırtında geçmiştir. O yüzyıllarda bunun makul ve anlaşılır bir sebebi varken günümüz yüzyılında bu sebeplerin hiç birisi akla ve mantığa uymuyor. Bir kere eski savaşlar bir ovada yapılıp kazanan kaybedenin tüm alanını ilhak edip her türlü varlıklarına sahip olurken, günümüz savaşları tek bir merkezde olmuyor. Sadece askerler arasında da olmuyor. Yaş ve cinsiyet fark etmeksizin tüm siviller de savaşı yaşıyor.

İnsan zekası ve bilim her ne kadar çağlar ötesine hızlı bir geçiş yaşasa da maalesef ki savaş aletleri ve etki gücü de o kadar hızlı gelişti. Aslında kitle imha silahını 2. Dünya Savaşında kullanan insanoğlu başına neler gelebileceğini bundan 75 sene önce fark etti ama aynı insanda bulunan hırs, intikam ve hükmetme duygusuna teslim olmaya devam ediyor. Uzun süreden beri Dünyada savaşın yaşanmadığı gün yok. Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ile tek kutuplu Dünya düzeninde hiç olmazsa nükleer savaş tehlikesi ortadan kalktı diye düşünülürken günümüzde nükleer silaha sahip olan ülke sayısı o zamanların çok ötesinde.
Nükleer silaha sahip ülkeler arasında Rusya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore bulunmaktadır. Bu ülkeler, dünya genelinde nükleer silahların yayılmasını etkileyen önemli aktörlerdir. Başlangıçta belki de sadece iki ülkede varken diğer ülkeler bu silaha nasıl sahip oldu? Özellikle Pakistan, Hindistan, Çin, Kuzey Kore gibi ülkelerin halklarına ve yaşam standartlarına bakınca ortada bir tuhaflık yok mu?

Oturduğumuz yerden televizyondan canlı izlediğimiz günümüz savaşlarında sadece füzeler, sihalar ve savunma sistemleri izliyoruz. Bunun bir tık ötesini eminim ki hiç kimse düşünmek bile istemiyordur. Ama savaşan taraflar kendi kamuoylarına karşı tarafı yok edeceklerine dair iddialı propagandalar yapıp aslında kendilerinin de kaybettiklerini saklıyorlar. Şimdiye kadar İsrail İle Filistin arasındaki güç farkı sebebiyle İsrail halkı savaşı hissetmiyordu ama ne zaman ki biraz daha dişli bir rakibe el uzattılar işte o zaman canları biraz da olsa yanmaya başladı. Sonuçta etme bulma Dünyası bu Dünya. Kim bilir belki de savaşın sonunu bu kayıplar getirecek aslında herkesin kaybedeceğini bir kez daha fark edecekler.
Savaşlar, insanlık tarihinin kaçınılmaz bir parçasıdır ve nedenleri ile sonuçları çok karmaşık. Savaşların nedenleri genellikle siyasi, ekonomik, sosyal ve stratejik faktörlerden kaynaklanırken, sonuçları da askeri güç, uluslararası destek, halk desteği ve ekonomik kaynaklar gibi unsurlara bağlıdır. Savaşın sonunda kimin kazanacağı kesin olarak bilinemez ama her savaşın sonunda insanlık kaybediyor.














