KULAKLIK

3 min read

Kulaklıkların tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. İlk kulaklık tasarımları 19. yüzyılın sonlarına doğru telgraf operatörleri tarafından kullanılmaya başlandı. Ancak, modern kulaklık tasarımları ve ticari olarak üretilen ilk kulaklık modelleri 20. yüzyılın başlarına, özellikle telefon teknolojisinin gelişmesiyle ortaya çıktı.

Kulaklık türleri çeşitli özelliklere ve kullanım amaçlarına göre değişir. En yaygın kulaklık türleri arasında kulakiçi, kulaküstü, kulak arkası, kablosuz, gürültü engelleme özellikli ve spor kulaklıkları bulunmaktadır. Bunlar, farklı kullanım senaryoları ve tercihlere göre çeşitlenir. İlk başlarda walkman aldığınız zaman yanında sünger başlıklı bir kulaklığı da olurdu.

PLAK KASET CD DVD IPOD APP

Öyle ya ses üreten bir cihaz olmadan kulaklık ne işe yarardı ki? Taş plakalardan sonra kasetler çıkmış, biraz daha teknoloji işin içine girmişti. İlk  kaset çalarların şekilleri de bir değişikti. Yatay duran, bir kısmında hoparlör, diğer kısmında kapaklı kaset yuvası ve kocaman düğmeler. Kasetler iyiydi hoştu ama şeritleri bir süre sonra takılıp sarmaya başlardı. Ondan sonra da o kaset iflah olmaz muhtemelen çöp olurdu.

Teknoloji Yapıyor

Kulaklıklar da walkman boyutları küçüldükçe küçüldüler. Önceleri kulağın üstünde iken sonra kulak içinde durabilen modeller çıkmaya başladı. 3.5 mm Jack girişi artık bir standart olmuş iken cep telefonları her şeyi alt üst etti. Apple ile birlikte ses iletimi için farklı bir uç oluştu, onu Android telefonlar için bir diğer uç takip etti derken, Bluetooth ve wifi kablosuz bağlantı keşfedildi. Artık hiç bir kabloya ihtiyaç olmadan kulağımıza sesi aktarmanın yolu bulunmuştu.

Yalnızca filmlerde gördüğümüz kulağın içine ve dokununca çalışan casus mikrofonları gibi pek çok müzik sever dokunmatik kulak içi kulaklıklar sıradanlaştı. Bunun bir ötesi kulağın arkasına veya vücuda entegre edilebilen görünmez kulaklıklar olsa gerek.

Kulaklıkların, kulağın içine çevre ile ilişiği kesecek kadar kapalı ve birde yüksek ses ile müzik dinlemenin kulak zarına zarar verebileceğini, belli süreler ile ara verilmez ise işitme kaybına bile sebep olabileceklerini unutmamak gerekiyor. Ama şu bir gerçek ki şehir hayatı, trafik ve çevrenin ekstra gürültüsünü kesip temiz bir müzik sesi de zaman zaman gerekli bir ihtiyaç.

GOOGLE

+ There are no comments

Add yours