MİKROSKOP – TELESKOP

Bu yazıyı yazmaya karar vermemin sebebi bir yerden duyduğum su tespit idi. “İnsanlık mikroskop keşfi ile ne kadar büyük olduğunu, teleskop keşfi ile de ne kadar küçük olduğunu kavramıştır.” Mikroskop – Teleskop ikilisinden bu kadar güzel bir felsefi çıkarım yapmak da artık aklımızı kullandığımızın resmidir.

Mikroskop

İlk mikroskoplar, 16. yüzyılın başlarında, 1590’larda Hollandalı gözlükçü Zacharias Janssen ve kardeşi Hans Janssen tarafından icat edilmiş. Ancak, mikroskopun daha önce yapılmış basit versiyonları da varmış, ancak bu icat, ilk çoklu mercekli mikroskopun ortaya çıkışı olarak kabul edilir. İlk mikroskoplar genellikle 3 ila 9 kat büyütme sağlıyordu. Ancak, bu modern mikroskoplara kıyasla büyütme gücü oldukça düşüktü. Günümüzdeki son model mikroskoplar, binlerce hatta milyonlarca kat büyütme yapabilirler. Elektron mikroskopları gibi gelişmiş modeller, atomik düzeyde detayları görebilmek için çok yüksek büyütme sağlayabilir. Ortada kıyas yapabilecek bir durum bile yok.

Teleskop

Teleskop 1608 yılında Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey, İtalyan gökbilimci Galileo Galilei veya İngiliz matematikçi ve astronom Thomas Harriot tarafından icat edildi. Tam olarak kimin icat ettiği tartışmalı olsa da, bu teleskoplar basit bir lens sistemiyle çalışıyor ve çıplak gözle göremediğimiz uzak nesneleri büyüterek görmemizi sağlıyordu. İlk teleskopların büyütme gücü genellikle 3 ila 30 arasındaydı. Günümüzdeki teleskoplar da oldukça gelişmiş ve çeşitli büyütme seviyeleri sunabiliyor. En güçlü teleskoplar, uzayda milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksileri ve kozmik fenomenleri incelemek için kullanılıyor. Bu teleskoplar, astronomik nesneleri binlerce kat büyüterek detaylı gözlem yapmamızı sağlıyor.

DÜNYA’NIN SONU

Her iki cihaz da ilk keşiflerinden sonra belki de en çok gelişim sağlayan icatlardan olabilirler. Bizler öğreniyor, araştırıyor, biliyor, keşfediyor, görüyor ve en önemlisi düşünüyoruz. Ünlü filozofun dediği gibi “düşünüyorum öyleyse varım”. Biz evreni sadece dünyanın dışındaki büyük boşluk gibi algılıyoruz ama aslında iki türlü evrenin tam ortasında yaşıyoruz, birisini mikroskop diğerini de teleskop bize gösteriyor. Bazı özellikleri ile bu iki evren parçası da birbirine benziyor, kimbilir belki de bize yakın evreni araştırarak dışarıdaki evrenin de ipuçlarını bulabiliriz. Unutmayalım ki her iki cihazı kullanan bilim insanları sayesinde gelecek şekilleniyor. Dünya hayatı ile ölüm sonrası hayat birbirine karışıtılmayacak kadar farklı konular o yüzden kimse kimsenin işine karışmasın çünkü hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için çalışmaz isek ötekini görmemiz an meselesi.

GOOGLE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir