THE WALL
Eğitimin sadece okullarda verilen zorunlu derslerden ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Ortalama 20-25 yaşlarına kadar süren eğitim, sonradan seçilen üniversite ve meslek. Buraya kadar olanlar okuma yazma ve mesleki diploma. Oysa hayatın gerçeği bundan sonra başlıyor. Bir kere yaşamak için gerekli asgari gelir getirici iş bulmak her şeyin önüne geçiyor. Al sana “The wall”.
Sayısal olarak bakıldığında eğitim sektöründeki çalışan sayısı toplam çalışan sayısının en kalabalık gurubu. Sadece öğrencilerin sayısı bile Dünya’daki ülkelerin birçoğunun nüfusundan fazla. Etkileşim açısından bakılırsa yan sektörler ile birlikte toplam sayı çok daha fazla.
Pink Floyd “the wall” albümünün en popüler parçası “another brick in the wall” içerisinde eğitime isyan edip duvarların yıkılmasını çocukların eğitime ihtiyaçlarının olmadığını taa o zamanlar iddia etmişti. Bu albüm 1979 yılında çıkmış olduğuna göre neredeyse yarım asır önceki Batı bunu tartışıyor iken biz her sene müfredat değiştirmeyi, kız çocukların eğitimini, karma eğitimi, zorunlu dersleri tartışıyor hep geri vites konumunda kalıyoruz. Pink Floyd bu iddiayı ileri sürerken eğitimin olmadığı bir ortamı nasıl hayal etmiş olabilir? Her eğitimcinin, çocukların önündeki kocaman duvara konulan birer tuğla olduğu doğru olabilir mi? Üstelik beğenmediği eğitim sisteminin ezberci, dayatmacı ve katı kuralların bizdeki kadar olmadığı bir batı tarzı düzene karşı geliş.
Biz eğitimi bir gecede kaldırsak ertesi günü neler olur bir düşünsenize; ailesiyle beraber milyonlarca kişini işsiz ve gelirsiz kalması bir yana çalışan tüm annelerin iş hayatları muhtemelen biter. Okula giden çocuklar aynı zamanda anneler için nefes alma, iş yapma, çalışma, eğlenme vs gibi kendine ayrılan zamanı kazandırıyorken, tüm çocuklar 24 saat anne babanın başında. Okul olmadığına göre her aile en azından okuma yazmayı ve matematiği kendileri öğretmek durumunda. Çocukar ise ya evde ya da sokakta zaman geçirecekler, dolayısyla okul arkadaşları diye birşey olmayacak, ders yok, disiplin yok, ödev yok, deney yok soru yok cevap yok. Tamam diyelim ki okuma yazma ve dört işlemi bir şekilde öğrendiler ama ya diğer ihtisaslar; tıbbiye, mühendislik, hukuk nasıl öğrenilecek? Hani eskilerin dediği gibi vericeksin bir ustanın yanına küçüklükten başlayarak mesleğini öğrenecek, çekirdekten yetişecek. Gerçekten eğitim olmasaydı tüm mesleki ihtisaslar babadan oğlu geçer gibi ustasından mı öğrenilecekti.
Nüfusun ve ihtiyaçların bu kadar yüksek olmadığı zamanlarda bu durum idare edebilir bir süreç gibi görünse de günümüzde bunun olabilmesi fazla hayalperestlik gibi duruyor. Onun yerine mevcut düzenin yapabileceği en iyi şey fen bilimleri ile modern çağın ihtiyacı yeni fikirleri üretebilecek ortamı hazırlamak gelişen ilgi ve kabiliyet esasına göre ihtisaslaşmayı daha çocuk yaşlardan başlatabilmek olmalı. Öğretmenlerin geldiği pozisyon ise eğitimin yanında belki de eğitimden daha çok aile tarafından çocuklara verilemeyen sosyal davranış zaafiyetlerine ve iletişim eksikliklerine zaman harcamaları. Okullar ve öğretmenler artık eski zaman dönemindeki gibi değil bir kere bunu bilelim ve çocukların uyumadığı zamanlarının yarısında ailelelere kazandırdıkları yaşama zamanı için bile büyük iş başarıyorlar. Üstelik bunu tek çocuk için değil ortalama 25-30 çocuğu aynı anda kontrol ediyorlar. Bence şimdi Pink Floyd’un söylediği “the wall” değil “the way” zamanı.