BUNDAN SONRA
Covid-19 salgını hangi sebeple başlamış olursa olsun buna dair fazlasıyla çeşit çeşit senaryolar ortaya çıktı. Hepimizin kafası karıştı, kimimiz dünyanın sonu geldi dedi, kimimiz bu bir kimyasal savaş dedi, kimimiz 5G buna sebep oluyor dedi. En yetkili organ olan DSÖ ise yarasalardan insana geçen bir hastalık olduğunu söyledi. Bunlar üzerine tartışmak ayrı bir mesele ama olan oldu zamanı geri saramıyoruz ama geleceğe doğru play tuşu sürekli aktif. O yüzden biz geleceği konuşalım peki ya bundan sonra.
Bir kere şu açık ki dünya yeterince (ya da düşündüğümüz kadar) büyük değilmiş. Hani bir deyim vardır dünyanın ta öbür ucundan diye, işte bunu sebep gösterip bize bir şey olmaz diyecek biri kalmadı artık. O dünyanın bir ucu tezi çürüdü.
İlginizi çekebilir;
Değişen Hayatlar
Yaşananlardan bu virüsün 65 yaş üstü ve hastalığı olan insanlarda daha ölümcül olduğunu anladık. Hangi insanın enfekte olduğunu ise ancak birtakım testlerle anlayabiliyoruz, semptomlar farklılık gösteriyor, hatta semptom olmadan da pozitif olarak yaşamlarına devam edenler var. Bu verilere göre Covid-19 biraz fazla akıllı gibi gelmedi mi size de? Üstelik mutasyona uğrayıp yok olacağını umarken, meğer daha fazla yaşamak için mutasyona uğradığı ortaya çıktı. Yani anlayacağınız daha uzun süre gizli bir düşmanımız var olacak ve bununla yaşamaya alışacağız, alışmalıyız.
Hani bir yazımda bahsetmiştim 1. 2. diye numara verilen ve 3. ne zaman olacak diye teorileri yapılan savaşın sebebi için ilk adım belki de bu salgın oldu. Tüm dünya bu salgından korunmak için hiç olmadığı kadar suya sabuna dokunuyor artık. (Temiz suyu bulabilme şansı olanlar tabii) Doğal olarak su tüketimi tahmin edilenin çok üstüne çıkmıştır ve biliyoruz ki SU tüm canlılar için yaşamsal bir öneme sahip. İşte bu sebeple insanlar, devletler ve dünya savaş haline geçecek neden çünkü kıymetli olan pek çok şey için tarih boyunca bu böyle olagelmiş. Oysa aşırı nüfus ve tüketimin sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği ve küresel ısınma önümüzde duruyor. Yönetici akılların bunu görmek istemediğini hepimiz biliyoruz.
İlginizi çekebilir;
Mesafe Gerek
Önceleri sosyal sonraları fiziksel olarak söylenen mesafelere gelince, bir kere büyük şehirlerde yaşamanın daha ölümcül olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Bu durum imkânı olan insanların tersine göçünü başlatacak. Öyle ya toplu ulaşımı, trafiği, avmsi, sahili, bahçesi, sokağı ve birçok yeri tıkış tıkış bir şehirde nasıl yaşanır ki? Parası olan yaşamaz, aklı olan yaşamaz derdim ama bazen akıl her şeye yetmiyor.
Genelde tüm dünyada insanlar ilk kez tanışırken veya merhabalaşırken toka yapılır ve bir şekilde temas edilir. Bu saatten sonra böyle bir aksiyona girecek insan da olmayacak ve sanırım başka türlü selamlaşmalar ortaya çıkacak, kaş, göz, kafa, el, ayak, hareketleri gelişecek.
Tıbbiyenin Önemi
Tıp bilimi geliştikçe insanoğlunun ortalama yaşam süresi de uzadı ve biz bununla mutluyuz. Daha çok sağlıklı insan daha çok huzur demek ama diğer taraftan da daha çok tüketim. Burada bir yaman ikilem arasında kalıyoruz. Dünyanın kaynakları sonsuz değil ve gün gelecek ki o gün zaten yaşanıyor, açlıktan ve su bulamadığından ölen insan sayısı hastalıktan ölenlerden daha fazla olacak. Dünyanın sonu gelmeden.
Birleşmiş Milletler deyince akla gelen isminden dolayı bir birliktelik değil mi? Oysa biliyoruz ki yaptırım gücü olmayan daimi üyelerin daha çok söz sahibi olduğu sözde dünya örgütü. Ama bundan sonra insanoğlu için olmazsa olmaz su, gıda, sağlık gibi insan hayatı için önemli konulara karşı daha işlevsel bir DÜNYA BİRLİĞİ kurulmalı…