KÖTÜLÜK
Ağaç yaş iken eğilir demiş atalarımız. Bir insanın yetişkin olduğunda nasıl biri olacağını çocukluk yıllarında yaşananlar belirliyor. 1980’li yıllara kadar kapalı bir toplum iken, Turgut Özal ile başlayan serbest ve liberal ekonomi modeli ile Türk toplumu, para için her şeyin mübah olduğunu düşünen, ağır bir kapitalizm şoku yemiş, aslında kötülük olan pek çok şey normalleşerek günümüze kadar gelmiştir.
Allah Yoluna
Para peşinde koşmak, köşeyi dönmek derken insani değerler ve aile parçalanmış, çocuklar kontrolsüz yetişmiş ve kötülük tohumları şimdilerde tüm ülkeyi sarmıştır. Öyle ki işleri sadece dindar nesil yetiştirmek sanılan cemaat ve tarikatlar da paranın kokusunu almış, iktisadi bağımsızlık için yeşil sermaye dediğimiz inanç pazarı ile ceplerini doldurarak lüks ve şatafatlı hayat sürmeye başlamışlardır. Üstelik bu kazanımlarını da insanların en zayıf noktaları olan Allah ile yapmışlar ve hâlâ da yapmaya devam etmektedirler.
Allah’a olan imanını kaybetmektense cebindeki parayı kaybetmeyi göze alacak çok insan var ülkemizde. Zaten malum kişiler tarafından çalınan minarenin her türlü kılıfı da özenle hazırlanacağından çalan da memnun çaldıran da memnundur. Sonuç ise kötülük toplumu olarak önümüzde durmaktadır.
İyilik Kaldı Mı?
Doğaya kötülük yapıyoruz, hayvanlara kötülük yapıyoruz, kadınlara kötülük yapıyoruz, çocuklara kötülük yapıyoruz, akrabaya kötülük yapıyoruz, ülkemize kötülük yapıyoruz, dünyaya kötülük yapıyoruz kısaca kötülük yapmadığınız hiçbir şey yok. Her şeyi paraya çevirmeye çalışmak Allah’ın birinci emri olsa bu kadar yapmayız. Stokçuluk yapmak, talep arttıkça fiyat yükseltmek, bire aldığını beşe satmak, her şeyin sahtesini yapmak, aldatmak, çalıp çırpmak, düşene bir tekme daha atmak, kem gözle bakmak, aç gözlülük, kıskançlık, yalanı doğrudan çok kullanmak, şan ve şöhret peşinde olmak, başkasının malına mülküne bakmak, namusu sadece kendine ait sanmak ve en kötüsü de utanma duygusundan uzak olmak gibi saymakla bitmeyen huylarımız var. Hayatı sadece para, sadece lüks, sadece iktidar, sadece zengin olmak sanıyoruz.
Bütün bunlara sahip olduktan sonra, iyilik tohumları ekmeden geleceğin iyi olacağını söylemek topluma yalan söylemektir, yani kötülüğe devam etmektir, çünkü ne ekersen onu biçersin, biz rüzgar ektik fırtına çoktan başladı.