OTİZM
Otizm üzerine ne kadar yazsam da ne kadar anlatsam da otizmli bir bireye sahip olan ailelerin neler hissettiklerini anlatamam da anlayamam da. Otizm konusunun tıbbi veya sosyolojik olarak tarif edilebilecek pek çok doktor ve bilim insanı var.
Var Olmak
Ben bu yazım ile yapabilirsem eğer empati yapmak istiyorum. Düşünün ki doğuştan kaynaklı bir özelliğiniz var ve siz ölene kadar sizinle beraber olmak zorunda. Normal bir insanın böyle bir durumu kabullenmesi hiç kolay bişey değildir. Üstelik konu sadece seninle de bitmiyor, etrafındaki insanlar sana senin farklı olduğunu hissettiriyor ve sen problemi kendi kafanda çözmüş olsan bile etrafındaki binlerce normal olduğunu sanan yaratık sana tersini anlatmaya çalışıyor.
Bu durumla yaşamak zorunda olmak bazı şeylerin senin elinde olmaması özellikle de az gelişmiş toplumlarda daha da acı verici olacaktır. Otizmli bireylerin diğer insanlarla beraber yaşamaları diğer insanların bakış açısına ve bu konuda eğitimli olmalarına bağlı. Sadece otizm de değil engelli olan insanlara bakış açılarının da farklı bir durumu yok. Her insanın farklı bir yaratılış, farklı bir gelişme, farklı bir kafa yapıları var. Tıpkı parmak izi gibi, sadece bir insanda olan eşsiz varoluş. Bunu her bireyin küçüklükten itibaren kabullenmesi Dünya’da yalnız olmadığımızı ve birlikte yaşadığımızı anlaması gerekiyor.
Devlet Aklı
Bunun yanı sıra diğer olması gereken önemli şey ise kamu düzenini yöneten istisnasız tüm kurumların her ne yapıyorlarsa yapsınlar yaşayan her türlü insan için uygun bir sosyal hayat çevresi oluşturmak zorunda olmaları. Eğer insanlar teknolojik olarak gelişiyor her şey daha kolay olabiliyorsa bu yaşayan her birey için de öyle olmalıdır. Yaşamın her alanında herkesin eşit şekilde kullanabileceği sokaklar, caddeler, araçlar, yapılar, kamu daireleri ve tüm kullanım alanları olmalıdır. Bunu yapabilmek için belki çok geç kalındı ama zararın neresinden dönülürse kardır. Değişim ve gelecek için, her kesimden insan için, devletin, her bireyin devleti olması için en başta EMPATİ.
