SİYASET

Siyaset, insan topluluklarının yani ülkelerin ortak yaşamlarını düzenlemek, yönetim biçimlerini belirlemek ve çıkar çatışmalarını çözmek amacıyla ortaya çıkan karmaşık ve çok yönlü bir olgudur. Tarih boyunca farklı ideolojiler, sistemler ve yönetim biçimleri altında şekillenen siyaset, günümüzde de toplumsal, ekonomik ve kültürel yaşamın her alanını etkilemektedir. Ülkemizdeki siyaset için yakın tarihe bakınca çok keskin dönüşlerin ve kırılmaların yaşandığı bir süreç görüyoruz. 

Siyaset, toplumsal değişimin en önemli motorlarından biridir. Toplumların ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap vermek, yeni düzenlemeler yapmak ve sorunlara çözüm bulmak siyasetin temel görevleri arasındadır. Oysa ülkemizde uzun yıllar boyunca çözüm üretmek bir yana sorun çıkaran, yozlaşmış, güvenilmez ve çıkarcı bir zümre haline gelmiştir.

İktidar Zehirlenmesi

Farklı grupların, sınıfların ve bireylerin çıkarları kaçınılmaz olarak çelişir. Siyaset, bu çıkar çatışmalarının yönetildiği devletin tüm imkanlarını kendi ideolojilerinde sandıkları insanlara sunan hükümetler bir süre sonra hizmet etmek değil hizmet edilmek üzere orada kalma isteğine haiz oluyorlar. Buna iktidar zehirlenmesi diyoruz. Çünkü ortada iyi bir kazanç, yönetme hazzı, üstünlük, koruma ordusu, sorgulanamazlık gibi imtiyazlar yüzünden siysetçinin amacı toplum olmaktan çıkmış durumda. 

ŞEBEKE

Siyaset yaparken bir takım ideolojilere sahip olma durumu aynı zamanda aralarında mücadele alanı da yaratıyor. Liberalizm, sosyalizm, milliyetçilik gibi ideolojiler, siyasete farklı yönler veriyor. Hayatta kalabilmeleri için siyaset yelpazesindeki geniş insan gruplarına hitap etmek onlara şirin görünmek zorundalar. Özellikle 1980 öncesine kadar yaşanan sağ sol bölünmesi o kadar yapay ve etkili idi ki nerdeyse hergün cinayet işleniyor ciddi bir iç karışıklık yaşanıyordu.

Normal demokrasilerde siyaset, halkın temsili ve katılımı ile gerçekleşir. Seçimler, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, demokratik siyasetin önemli aktörleridir. Ama demoktasi görünümlü teokrasi modeli bizim gibi bazı diğer ülkelerde bir süredir etkili. İleri demokratik ülkelerde ülke yönetimi uzun süre aynı kişinin veya yönetiimin kalamıyor. Mesela Amerikan Başkanlık sisteminde iki seçim üst üste kazanıp yöneten başkan üçüncü kez aday olamıyor. Ama kelime ve yasa oyunlarıyla nerdeyse ölene kadar siyaset yapmak Türk Cumhuriyetlerinde, Ortadoğuda, Rusyada biraz da Güney Amerikada sıradan bir olgu.

Yemin Etmek

Halbuki ülkeyi yönetecek bireylerin toplumun her kesimine hitap edebilmesi, genç dinamik ve yeni politikalar üretebilecek kadar geniş bakış açısına sahip ve en önemlisi sağlıklı olması gerekmez mi? Ülkemizde 65 yaş üstü insanların resmi işlemlerde imza atabilmesi için akli dengesinin yerinde olduğunu gösterir sağlık raporu gerekiyorken siyaset yapan insanlarda buna benzer bir sınırın olmaması tam olarak akıl tutulması değil midir? Bırakın 65 sınırını insan fizyolojisi ne zaman inişe geçiyor ve yaşlanma başlıyorsa o yaş siyaset yaş sınırı olmalıdır ki bu insanlar önce düşünsünler önce karar versinler ve toplumun hep önünde olsunlar. Ha bir de tıpkı Anayasının ilk dört maddesi gibi ülkeyi yönetecek insanlar için bir takım kırmızı çizgiler de gerekli gibi duruyor. Mesela namusu ve şerefi üzerine and içtiği halde o ilkelerden şaşması halinde namussuz ve şerefsiz olduklarını ilan etmek gibi.

GOOGLE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir