ÖZELLEŞTİRME

Türkiye’deki ilk özelleştirme 1985 yılında Turgut ÖZAL zamanında gerçekleşti. O dönemde Sümerbank’ın Iğdır Pamuklu Dokuma tesisini Aras Tekstil’e 6.7 milyon dolara satılmasıyla bu önemli adım atıldı. Ancak özelleştirme konusu, aslında daha önce de gündeme gelmişti. Turgut Özal, hem zarar eden kamu iktisadi teşebbüslerinin elden çıkarılmasını hem de Boğaz Köprüsü’nün gelir ortaklığı senetleriyle satışını öneriyordu. Bu dönemin Halkçı Parti Lideri Necdet Calp ile televizyon ekranında 1983 seçimleri öncesi yaşanan “Satarım/sattırmam” tartışması da yaşanmıştı.

para
para

Nedir Özelleştirme

Dar anlamda özelleştirme, “mülkiyeti ve yönetimi devlete ait olan iktisadi üretim birimlerinin özel sektöre devri” olarak tanımlanır. Yani, bir kamu kuruluşunun veya işletmenin en az %51’lik hissesinin özel sektöre satılması ve yönetimin özel kesime geçmesi gerekmektedir. Bu, genellikle devletin sahip olduğu şirketlerin özel sektöre devredilmesi anlamına gelir

Geniş anlamda özelleştirme ise daha kapsamlı bir yaklaşımdır. Burada sadece mülkiyet devri değil, aynı zamanda iktisadi organizasyonların serbest piyasa mekanizmasına göre işleyen yapıya kavuşturulması da hedeflenir. Bu çerçevede şunlar da yer alır:

    • Kamu hizmetlerinden mümkün olanların fiyatlandırılması.
    • Kamu kesimi tarafından üretilen mal ve hizmetlerin finansmanının özel kesimce sağlanması.
    • Kamu tarafından konulan düzenlemelerin kaldırılması.
    • Kamu kurum ve kuruluşlarının özel kesime kiralanması veya yönetimin özel kesime devri.

Özelleştirme, Türkiye’nin ekonomik ve yönetimsel dönüşümünde önemli bir rol oynamıştır. Devletin elindeki özellikle tekelleşen kuruluşların özel sektöre devredilmesi, daha etkin ve rekabetçi bir ekonomi hedefiyle gerçekleştirilmek istenmişse de. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin ancak bazıları hem borç ödemelerinde hem de özelleştirilen kurumların yapılarını düzeltmede kullanılmıştır. Bu süreç günümüze gelinceye kadar hemen hemen aklınıza gelen türlü hizmetin özelleştirme ve yap işlet devret gibi özde mantıklı sonuçta külliyen zarar yazan bir kangren haline dönüştü.

E-DEVLET

Neleri özelleştirmedik ki; şeker fabrikaları, otoyollar, hastaneler, tank palet fabrikası, telekom gibi hem devletin asli görevleri hem de hayati önem taşıyan sektör liderleri birer birer satılmadı adeta peşkeş çekilip birilerine devredildi. Günümüze kadar o kadar hızla değişim yaşandı ve her şey paraya çevrildi ki topraklarımız evlerimiz ve hatta kimlik kartlarımız bile parası olana satıldı, satılmaya da hala devam ediliyor. Özelleştirmenin amacı ilk zamanlar liberal, serbest ve rekabetçi ekonomiye geçişin anahtarı olarak gösteriliyordu oysa gelinen noktada iflas eden tüccar gibi elde avuçta ne varsa satan bir devlet olduk. Sanırım artık satacak da birşey kalmadı, pahalılık o kadar dayanılmaz bir hale geldi ki şimdiye kadar dovizin yüksek olması sebebiyle yurtdışı tatilleri çok pahalı iken artık komşu ülkelerin daha ucuz hale geldiğini bile gördük. Bu konuda Dünya’nın tek ülkesiyiz. Nasıl bir ekonomik modelimiz var ki savaş halinde olan ülkelerden bile daha hızla batıyoruz. Böyle giderse devlet yönetimini de özellştireceğiz!!

GOOGLE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir