İSRAF

İhtiyacından fazlasına sahip olmak, gereksiz tüketim, karşılığı olmayan tüm harcamalar, gösteriş ve itibar gibi aslında olmayanı varmış gibi gösterme ile ilgili tüm yapılanlara kısaca israf diyebiliriz. Bu Dünya hayatı ve coğrafya o kadar acımasız ki bir çok insan yaptığının farkında değil. İnsan hayatlarının bir çoğu zaman, bilgi, para ve hatta ömrünü israf ederek bitiyor. Kaliteli bir yaşam ile lüks yaşam birbirine karıştırılıyor. Aynı coğrafyada yaşayıp farklı hayatlar süren, asgari ihtiyaçlarını bile karşılayamayan insanlar var olduğu sürece Dünya’nın burnu boktan çıkamayacak. İsraf meselesi dini bir vecibeden önce insani bir gerekliliktir.

İsraf Heryerde

İsraf sadece kişisel de değildir. Tüm kurumlar, türm şirketler tüm dernekler ve birlikler ile birlikte devletlerin de yaptıkları israfları duyunca el insaf demeden edemiyor insan. Bu neye benziyor biliyor musunuz mesela kendi kos koca şatafatlı katedralinde yaşayıp altın tahtına oturan Papa’nın Afrika’daki açlar için utanmadan dua etmesine benziyor. Benzer bir örneğini en son Rize de yaşadık; Çay üreticileri yeterli fiyat artışı alamadıkları gibi üzerine bir de alım kotası gelince isyan edip ürünlerini yakıyorlarken Cumhurbaşkanı Rize meydanına büyük bir cami yapmayı planlıyoruz diye açıklama yapıyor. Güler misin ağlar mısın?

İsraf etmeyenimiz elbette yok, her şeyin fazlası ama her şeyin fazlası gerçekten israf. Günlük hayatta o kadar çok örnek var ki; mesela “su” bizim için can damarı bir ihtiyaç olup hem de sürekli yokluğuna doğru gidiyorken aşırı titizlik ve hijyen takıntısı ile her gün banyo yapmak bence israf. Duş süresini uzun tutmak, musluğu açık tutmak, ışığı açık tutmak, televizyonu açık tutmak da birer israf.

VERGİ

Kılık kıyafet fazlalıkları en büyük yanlışlarımızdan biri, kefenin cebi yok derler ama yapılanları görünce sanırsın adam hiç ölmeyecek. Hayatını idame ettirecek kadar gelirin varsa asgari şartlarda pek çok şeyi yapabilecek imkanın varsa daha fazlası için çabalamak da israf. Bir çok aile özellikle çocuğu olanların onlara bir şeyler bırakma kaygısı o kadar yanlış bir kurgu ki; hem kendi hayatını bu uğurda bitiriyor hem de hazıra konacak çocuklarının kendi ayaklarında durabilmelerine imkan vermeyerek onları zayıf bırakıyorsun. Hiç vermeyin demiyorum ama bundan sonraki hayatında çalışmadan çabalamadan olmayacağını bilecek kadardan fazla olmamalı.

Dünya’nın en zengin kişilerine bakarsanız Dünyanın en fakir ülkelerini yöneten kişilerin de bu listede olduklarını görürsünüz. Kişisel olarak yapılanların sorumluluğunun yanında kurumların ve devletlerin yaptıkları milyonlarca kişinin hakkını hukukunu gasp etmekten başka bir şey değil. Dünya yeni bir evreye doğru hızla yol alıyor. Hemen hemen her konuda tasarrufa ve aklımızı kullanmamıza ihtiyacımız var. Bu tüm devlet başkanlarının her türlü hesap, hırs, öfke planlarından tasararuf etmesiyle başlamalıyız.

GOOGLE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir